• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Zeytin toplamak heyecan ve emek HÜROL DAĞDELEN

Zeytin toplamak heyecan ve emek

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 16.12.2016, 00:00

İnsanın kimi zaman, kısa süreliğine bulunduğu ortamdan uzaklaşması, farklı bir faaliyet içine girmesi ya da hiç olmadığı kadar farklı bir kimlikte hayatın renklerinden birini yaşaması gerek...
Bunu yapmak insanda hem yenilenme sağlıyor hem de şaşırtıcı bir şekilde hayata daha sıkı sarılmasına yardımcı oluyor.
Hayat ne büyük armağan, onu anlıyorsun.
Bunu ben bizzat yaşadım, Akhisar'ın Süleymanlı kasabasında, iki gün boyunca zeytin toplayarak...
Daha önce de bir yazımda belirttiğim gibi öğretmen eşim Akhisar, Süleymanlı'dan...
Çocukluğu tütün tarlalarında, zeytin bahçelerinde geçmiş...
Bu işleri iyi biliyor, ne zorluklar yaşandığını, yapılan işin ne kadar yoğun emek gerektirdiğini... Bana hep anlatırdı bunları, çünkü yaşamış, tanık olmuş...
Onu anlamak için tütün topladım önceleri, dizdim de...
Hatta bir kez zeytin toplama seansına da katıldım. Ancak bu kez yaşadıklarım, topyekün bir motivasyon oldu bana...
Yaşı 70'i aşkın ama yüreği 20'lik genç kız gibi, hayata sıkı sıkıya bağlı, mücadeleci bir insandır Fatma annem... Yaşına başına aldırmadan tütüne gider, zeytin toplar; hayatın ta içindedir, hiç yılmaz.
Bu yüzden, bize hiçbir zaman "zeytin toplanacak, gelin yardım edin" dememiştir.
Ama soframızdan yağı, zeytini, salçası da eksik olmamıştır.
Kendi başına, dostlarının da yardımıyla ağaçları sürer, zamanı gelince zeytinini toplar, yağını çıkartır, sofralık zeytinini hazırlar...

İŞÇİDEN FARKSIZDIM

O bu yıl da yardım talep etmedi ama bu kez ben ısrarla istedim, "Bu kez ben de katılmak istiyorum zeytin işine" diye...
O da çaresiz, "Tamam oğlum sen nasıl istersen" dedi...
İki gün boyunca eşimle, baldızımla, Süleymanlı'da bir işçiden farksız çalıştım. Sabahın köründe işçi bulmaya gittik köy meydadına... Orada günlüğü 65 liraya anlaştığımız işçilerle bir traktöre bindik ve doğru tarlalara, güneşin ilk ışıklarına tanık ola ola...
İş sabah 08.00'de başlıyor ve 16.00'da bitiyor. Bu, bir işçinin aldığı ücret karşılığında çalışma saati... Öğle tatilinin de içinde olduğu bu süreçte, ara vermek gibi bir lüksün yok... Sigara ya da su molası dışında, sürekli o zorlu uğraşın içindesin...
İşin başında annem değil, aile dostumuz Fikret ağabey var...
Keyifli bir insan ama soluk aldırmıyor. Önce çullar seriliyor ağaç altlarına, sonra ağaç dalları, tepeleri uzun merdivenler yardımıyla, alttakiler de çabucak taraklanıyor, kargılarla sallanıyor dallar, ağaçlara zarar vermeden...
İki ağaç yaklaşık 1 saat sürüyor.
Şarkılarla, türkülerle, anılarla, öykülerle, kimi zaman Türkiye'nin gidişatıyla süslenen bu yoğun çalışma, öğle yemeğine kadar sürüyor. Sonra akşama kadar yine aynı aralıksız mesai...
İş bununla da bitmiyor, toplanan zeytinler ayıklama makinesine götürülüyor. Çuval çuval toplanan taneler, türlerine göre ayrılıyor. Sofralık ve yağlık olanlar depolanıyor.
Akşam olduğunda, yorgun düşüyor insan... Ama tatlı bir yorgunluk bu...
Dünyanın en bereketli ağacını hissederek, onun ürettiklerini paylaşarak yaşanan bir sürece bence her insan tanık olmalı, yaşamalı...
İşte o zaman, bu nimetin değerini, nasıl yoğun bir emekle toplandığını, sofraya gelene kadar geçirdiği aşamaları daha iyi anlarız.
Ve de Atatürk'ün söylediği gibi, köylünün gerçekten milletin efendisi olduğu gerçeğini...
Dönüşte dedim ki, "Anne seneye yine burdayım, ne dersen de..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA