• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Bir müzisyenin ölümü NEŞEM YAŞAR

Bir müzisyenin ölümü

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 28.11.2017, 00:00

Dün sosyal medyada gezinirken bir müzisyenin vefat ettiğini öğrendim. Kendisini tanımazdım.
Ortak arkadaşlarımız resimlerini paylaşmış, hakkında güzel sözler yazmışlar.
Üzüntülerini yürekten paylaşmışlar.
Genç yaşında vefat etmiş. Sebebini de bilmiyorum. Hakkında yazılanlar bana çok ünlü olmasa da bulunduğu noktadan daha iyi bir yerde olmayı hak etmiş bir müzisyen olduğunu düşündürdü.
Tanımamama rağmen enteresan bir hüzün kapladı içimi. Bilmiyorum belki de müzisyenlerin yaşamlarının perde arkasını bildiğim için midir nedir, gerçekten üzüldüğümü hissettim.

ENSTRÜMANI ÖKSÜZ KALIR

Bir müzisyen öldüğünde onunla birlikte enstrümanı da ölüyormuş gibi gelir bana hep. Artık o ellerde hayat bulamayacak enstrümanlar öksüz kalmış, yetim kalmış gibi gelir.
Tamamlanmamış, yapılmış ama hiç bilinmeyen, kenarda köşede kalmış besteler hiç tamamlanamayacak, duyulmayacaktır artık.
Bir daha canlı canlı dinleme şansı olmayacaktır, ne arkadaşlarının ne de sevenlerinin onu.
Varsa geride kalan birkaç plağı, albümü, CD'si o zaman şanslı azınlıktadır müzisyen çünkü geride kendinden bir şeyler bırakma şansına sahip olmuştur.
Ama hayatını müzikle kazanan pek çok müzisyen gibi o da nadir bir şanstır ne kadar yetenekli olsa da...
Geriye, konserlerdeki hatıralar, dost meclislerindeki sazlı sözlü sohbetler, hayatın zorluklarından demler kalır.

MASKESİYLE SAHNEDE

Bir müzisyen vefat ettiğinde her şeyini toplar götürür aslında. Sesi, soluğu, sözü, çalgısındaki ustalığı da uçar gider onunla. Onun gibisi gelmeyecektir bu dünyaya.
Dağınık gibi görünen ama kendi içinde düzenli olan hayatı sonradan gün ışığına çıkar hep.
Çektikleri hep sonradan ortaya dökülür.
Bilmezsiniz çocuğu evde hasta, aklı evde, cebinde beş kuruş yokken yüzleri güldürmek için kat kat maskelerle sahneye çıktığını, parasını alamadığı akşamları ya da aslında boğuştuğu çok önemli bir rahatsızlığı olduğunu, ne çilelerle o konservatuarı ya da müzik okulunu bitirdiğini, enstrümanını satın alabilmek için ne kadar borca girdiğini, sanatına vakıf olmak için nasıl emek verdiğini...
Müzisyen hassasiyeti ile esnaf zihniyetini bir türlü birleştiremediği için çoğu zaman para dahi konuşamadığını, müzik yapayım yeter dediğini.

CESURDUR ONLAR

Aslında cesur da bulurum ben hayatını müzikten para kazanmaya adamış insanları...
Eline bir çalgı aldığı zaman "Ne o, çalgıcı mı olacaksın evladım?" zihniyetinin egemen olduğu zamanlardan gelir günümünüz müzisyenlerinin çoğu. Biz kendi çocuklarımızı sanata ve müziğe yeni yeni yönlendiren jenerasyon olarak anca anlıyoruz sanatın ve sanatçının önemini...
Böyle düşünüldüğünde ekmek parasını kendi yeteneğinden çıkaracağına inanarak yola düşmüş insanlara nasıl cesur demezsin, nasıl saygı duymazsın.
Kendini tanıyarak yola çıkan bu pek az insan grubu her şeye rağmen dünyaya meydan okur gibi gelir bana.
"Biz, bize verilen yetenek doğrultusunda istediğimizi ve doğru bildiğimizi yapacağız ve bunun da sonuçlarına katlanacağız" duruşu vardır bu insanlarda.
Sanatçılığı, müzisyenliği; doktorluk veya mühendislik gibi bir mesleğe tercih eden müzisyenler olduğunu duyarız da hiçbir müzisyenin müziği bıraktığını kolay kolay duymayız genelde.
Sahnenin en önündeki yıldız kadar tanınmasa da pek çoğu işinde isimsiz kahraman olan müzisyenlerin vefatı, sahnedekinin aksine sessiz sedasızdır.
Ancak tanıyanları ve sevenleri için gidişi bir devrin kapanması gibidir.
İşte dün hiç tanımadığım bir müzisyen, anılarını ve yarım kalan hiç tamamlanamayacak bestelerini yanına alarak gitti...
Sevenlerinin başı sağ olsun...
Sanatla kalın...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA