F.Bahçe'de Aykut Kocaman her zaman olduğu gibi yine sürpriz yaptı. G.Saray defansının iri fiziğinden ve hava toplarındaki hakimiyetinden çekindiği Fernandao'yu keserek şimdiye dek yan toplardaki hatalardan yediği gollerle tanınan rakip takımı adeta rahatlattı. Brezilyalının yerine Soldado'yu oynattı. "Soldado'nun çalımlarından yararlanmak istedim" diyebilir ama, Giuliano ile Valbuena ve Jozef'in özellikleriydi bunlar zaten. Aykut Kocaman'ın Valbuena'yı oynatmama konusunda da inadı inattı.
Medya sürekli, "Fransız bu maçta oynamalı.
Tecrübesiyle çok şey katabilir" demişti ya...
Olympic Lyon'la harikalar yaratan takımın en pahalı transferini oynatmamak ancak Aykut Kocaman'ın marifeti olabilirdi. 78. dakikada oyuna aldı, 12 dakikada ne yapacaktı ki? Forma verdiği Ekici takımın en kötüsüydü. Hele ceza alanının hemen önündeki frikiği Giuliano'ya bırakmadan kullanması ve Muslera'nın kucağına atması ilginçti. Fenerbahçe'nin ezeli rakibi önünde en büyük güvencesi 50 bine yakın taraftarıydı ama tribündeki ateşlilik G.Saraylılar yerine sarı-lacivertlilerde stres yaratmış. İlk tehlikeyi 32. dakikada yaratabilmeleri bunun açık göstergesiydi.
Terim'in planları
Fatih Terim orta sahadaki etkinlikle Fenerbahçe'yi frenlemeyi planlamıştı. Belhanda ile Selçuk'a, Rodrigues ileri geri çalışarak eşlik edecek, Rodrigues ayrıca Şener'den kaptığı toplarla Gomis'i pozisyona sokmaya çalışacaktı.
Özellikle Mehmet Ekici'nin kaptırdığı toplarla fırsatlar yakalayan Gomis bunları değerlendiremedi. Hele ikinci devrenin başında Rodrigues ile Gomis'in peşpeşe kaçırdığı goller maçın kırılma anıydı. Belhanda'nın kaçırdığı artısı. Maicon'un topunun direkten dönmesi de şanssızlık. Bülent Yıldırım bu maçın ağırlığını taşıyacak durumda değildi. İdare (!) etmek niyetindeydi, suya sabuna dokunmadan.
Kart göstermekten kaçındı, ikinci yarıda Serdar'ın, Soldado'ya yaptığı karakucak'a penaltı vermeye cesaret edemedi. G.Saray Kadıköy'den istediğini aldı. Fener için söylenecek şu:"Vuslat kaldı başka bahara..."