İnsan hayatı ilginç. Ne zaman ne olacağımız, alın yazımızın bize neler yaşatacağını bilmemiz olanaksız.
Bir zamanların ele, avuca sığmaz delikanlısı, yüzü hep gülen, herkesle dost, ismi Milli Amigo Sarı Yaşar olarak tarihe kazınmış Yaşar Tunçses'in ahir ömründe Alzheimer denilen yeni çağ hastalığına yakalanması da mukaddermiş. Her zaman ailesini geçindirecek derecede kazancı vardı, fazlası yok. Yaş 85'e vardı, elde avuçta bir şey kalmadı. Eşi aradı, çaresizlikten dert yandı: "Yaşar çok kötü durumda.
Evden çıkıyor, gidiyor, polisler geceyarısı getiriyor. Huzurevine yatıracak da paramız yok.
ALTINORDU'NUN NEFERİ
N'olur Yaşar'a sahip çıkılsın. Evet sahip çıkılmalı da. O hem milli maçlarımızın hem de Altınordu'nun bir neferiydi. Türk Futbol Camiası'nda Sarı Yaşar namıyla ünlenmiş bir amigoydu, amigo deyimi hafif kalır, gerçek bir spor emekçisi. 1966-67 sezonunda Deplasmanlı Basketbol Liginin ilk şampiyonu A.Ordu'nun o devirdeki başkanı Candoğan Sakaoğlu ve oyuncularını sırtında taşırken anımsıyorum Yaşar'ı.
Yetmişli yıllarda Atatürk Stadı'nın açılmasıyla birlikte milli maçlar devamlı olarak İzmir'de oynanmaya başlayınca "milli amigoluğu" da üstlenmişti. A.Ordu'nun nerede maçı varsa, Yaşar oradaydı. İlyas Gönen'le birlikte tribünleri ateşleyen kahraman.
Başkan Seyit Mehmet Özkan'ın vefalı davranarak Altınordu'nun eski değerlerine sahip çıkışını her zaman alkışladım. İnanıyorum ki A.Ordu'ya hayatını adayan Yaşar Tunçses'in de elinden tutacak, O'nun yaşantısının son günlerini huzur içersinde geçirmesini teminen bir huzur evine yerleştirilmesini sağlayacaktır. Herkes bilmeli ki Yaşar, Özkan'ın "İyi birey, iyi vatandaş" sloganına tam uyan bir insandır.
Sokaklarda sürünmeyi hiç haketmiyor.