Göztepe'nin PTT 1. Lig'deki halini puan tablosundan okumak mümkün ama rakamları çeşitlendirdiğiniz zaman ortaya bazı ipuçları çıkıyor. Hücum problemleri, değişimdeki klişeler ve reçetenin yazıldığı dakikaları sorunların içerisine dahil edebiliriz
Bazen bir puan tablosundan yansıyan rakamlar, bazı fikirleri öne sürebilmek adına yol gösterici olabilir. Ama asla tek başına yeterli de değildir. Bu yüzden Göztepe'nin hali pür mealini bu açıdan okurken meseleyi maçlar üzerinden desteklemekte yarar var. Kabaca rakamları sıralayalım. Ve takımın MR bilgisi diye adlandırabileceğimiz (O G B M A Y P) sıralamasına bir bakıp çok basitçe puan tablosunun özetini yapalım. Burada (7 1 1 5 2 9 4) dizilişini görüyoruz ki pek fena. Bu sıralamada 4. ve 6. hanedeki rakamlar diğerlerinden fazlaysa zaten kesin bir problem var demektir. Bu herkesin bildiği kısmı. Gelelim maçlar arasına sıkışmış diğer rakamlara ki onlar da (48, 70, 90, 11, 35, 78, 85, 29, 73) rakamlarından oluşuyor. Bu dizilişteki rakamları da 45 öncesi ve sonrası diye kümelendirelim. 45 öncesinden 3, sonrasından ise 6 rakam gözümüze çarpıyor. Bunun da anlamı, takımın direncine işaret ediyor. Göztepe takımının savunma ehemmiyetini elinde bulundurarak başladığına ve golleri genellikle 2. bölümde yediğine şahit oluyoruz. 2. bölümü de kendi arasında bölüp mevzuyu daha da dar alana sıkıştırırsak son 20'lik kısmın çözülme zamanı olduğu fikrini öne sürmek yanlış olmaz. Bu ilk verilen rakamlardaki 5. hane ile de doğrudan ilişkili. Ordaki sayı küçükse ki (2) küçük, problem yumağı anlamına gelir. Gelelim 3. kümeye. (72, 60, 80, 62, 46, 69, 38, 63, 72, 46, 66, 86, 25, 71, 80, 60, 67) Bu sıralamayı da "çözüm zamanı rakamları" diye adlandırmak mümkün. 45 öncesindekileri zoraki değişiklikler, sonrasındakileri ise Hüseyin Kalpar'ın tercihleri diye adlandırabiliyoruz. 45-60 arası 2, 60-75 arası 10, 75-90 arası ise 3 rakamı dikkat çekiyor. Bunu da klişeleşmiş bir değişim şablonu diyerekten inceleyebiliriz. Ve bu klişeyi bir örnekle açıklayalım. 7 maçta da işler iyi gitmediğinden toplam 19 değişim yaşanmış. Ve bu 7'deki 7 değişiklikte ise bir isim dikkat çekiyor. Bedi Buval... Çıkarılanlar ile dahil edilenler arasında yeri hep sabit. 60'tan sonraki değişikliklerin hepsinde Buval var. Ve Dilaver... Onun da 7'de 5'lik bir oranı var. Ama o daha istikrarlı. Çünkü işler kötü gidiyorken akla gelen ilk isim. Yani 7 maçın 5'inde kenara alınmış. Yine 7'de 5'le Şaban'ı, 7'de 4'le Ali Kuçik, İbrahim ve Yasin'i, 7'de 3'le Halil'i söyleyebiliriz. İşte Kalpar'ın reçetesi bu. Gördüğünüz gibi bunu çok basitçe özetledik. Rakiplerin de önlemlerini bu rakamlar üzerinden almaları gayet normal. Sonuçta değişikliklerin sonuç vermediği ve klişeleştiği yerde bazen diğer değişiklikler şart olur. Göztepe'de de olan o. Şimdi bakılacak olan da acaba Kalpar mı oynatamadı, yoksa bu takımın gücü zaten bu mu? Eğer ki sonuç değişmezse gidenlerin sayısı artar ki onları da zaman gösterecek.
Son bölümü ise Karşıyaka'ya ayıralım. 2 hafta önce "maşallah" dedik, onlar ise iki haftada hadi bana "eyvallah" dedi. Ama takım şunu çok iyi bilmeli ki, sadece tribünde değil dışarıda da onları destekleyen çok geniş bir kitle var. Cumartesi maçın oynandığı saatte Karşıyaka'daydım. Sahildeki tüm mekanlarda, tüm dükkanlarda Karşıyaka-Adana Demirspor maçı açıktı ki TV'leri göremeyenler için ise sesleri açılmıştı. O vakit Karşıyaka'da bir reyting ölçümü yapılsa abartısız açık ara maçı veren kanal önde çıkar. Futbolcular arkalarında ne kadar büyük bir gücün olduğunun farkında mı acaba? İyi haftalar...
