Şu sıralar takımının durumu pek parlak olmayan Slaven Bilic, bir Arsenal maçı öncesinde puan şansları sorulduğunda "Sadece umut etmiyoruz, bir planımız var" gibi bir laf etmişti. Şu sıralar planları pek tutmasa da futbolun dinamikleri göz önünde bir takımın çabasını anlatan bir laf.
G.Saray'da geçen seneden bu yana değişenler listesine bu maddeyi de eklemek gerekiyor. Çünkü onların da artık umutlarından öte sağlam bir planları var. G.Saray taraftarının tribünlere astığı "Riekerink Bey diyeceksiniz" pankartın açılımında da bunu görebilirsiniz. Yani "Teknik direktörümüzü hafife almayın" demek istiyorlar. Riekerink, çok koşan, oyundan kopmayan ve top rakipteyken önde basan bir takım yaratmış. Üstelik kadroyu çok fazla değiştirmeden bunu başardı. Geçen sezona oranla takımda sadece ve sadece üç değişiklik var. Tolga Ciğerci, Bruma ve Eren Derdiyok. Peki üç değişiklikle nasıl böylesi bir fark yaratılır? Bir kaç haftadır yazıyorum biliyorum. Fakat yinelemeliyim. Tolga, Bruma ve Eren'in tam anlamıyla bölgelerinin aranılan isimleri ortada. Bununla birlikte Riekerink oyun içinde o kadar çok değişiklik yapıyor ki rakibin dengesini bozuyor. Bruma 10 dakikada bir Yasin ile kanat değişiyor. Böyle olunca da rakip kimi tutacağını şaşırıyor.
Burak Yılmaz ve Umut Bulut sonrası Eren Derdiyok'un neleri daha iyi yapabildiklerine de değinmeli.
Misal Burak çok boş koşu yapan ancak bununla tam katkı sağlayamayan bir oyuncuydu.
Eren de bu koşuları yapıyor fakat savunmayı hataya zorluyor. Bunun dışında ofsayta düşmüyor, hava hakimiyetinde kazanıyor ve rakibin dengesini bozmaya çalışırken Burak kadar faul yapmıyor.
Neticede o klasik sözü bu sene daha çok duyacağız gibi gözüküyor. Yani Eren oldukça G.Saray'ın bu sezon derdi yok. Tüm bunlarla birlikte maçla ilgili birçok başlık çıkabilir elbet. Taraftarın aylar sonra tribünleri doldurmasından tutun da takımın takır takır top oynamasına kadar çok şey söylenebilir.
Ama Eren'in attığı o ilk gol yok mu o ilk gol. Hepsinin önüne geçiyor bence. Hakikaten ne goldü be...