Teleset Akhisar dün de Kasımpaşa'ya boyun eğerek ligdeki maç kazanamama sayısını 12'ye çıkardı. Elbette çok kötü bir grafik. Maç maç eleştirmek yerine bizim üzüldüğümüz taraf Akhisar'ın o bildiğimiz takım oyunuyla maçı 90 dakika yaşama alışkanlığından vazgeçmesi. Esas tehlike bu. Yeşilsiyahlı takım o korakor mücadele özelliğini kaybetti, sanki hiç puan alma zorunluluğu yokmuş gibi davranıyor. Aslında ilk 45 dakika rakibiyle başabaş oynadı, galip duruma yükseltecek pozisyonları harcadı. İsveç'li Larsson 30 metre götürdüğü topu yandan dışarı attı.
Buna karşılık Kasımpaşa'nın golcüsü Trezequet zor pozisyonda golünü attı, uzatmada da ikiledi. İşte aradaki kalite farkı. Sen atamıyorsun, adam atıyor. Akhisar galiba stadın açılışın hazırlıkları ve gümbürtüsü arasında transfere yeteri kadar özen gösteremedi ama bir takım forvetsiz olmaz.
OKAN BURUK NE YAPSIN?
Ne Seleznyov, ne Henrique, ne Larsson, ne de Barbosa bu takımı hedefe götürebilecek oyuncular değil. Sonra defans kademe yönünden çok zayıf ve hatalı. Dany artık o kartkolik görüntüsünden sıyrılmalı.
Olcan Adın ve Sissoko ellerinden gelen gayreti gösteriyor ama yetmez.
Bu tip başarısızlık tablolarında teknik direktör hedef gösterilir ama, Okan Buruk'un istediği transferler yapılabildi mi, sormak gerek. Gelelim durumun vehametine. Elbette kritik.
Ama sorunun çözümü yine Akhisar'daki maçlarda aranacak.
STAT TAMAMEN DOLMALI
Bu hafta Bursa maçının kazanılması için seferberlik ilan edilmeli, stat dolmalı, şahlanış gerçekleştirilmeli.
Kasımpaşa'ya gelince. Geçen hafta ortası büyük bir yanlış yapıldı, vazgeçildi. Kemal Özdeş'in görevine son verildiği, yerine Sergen Yalçın'ın getirildiği, aynı gece yeniden Özdeş'in takımın başında olduğu açıklandı. Özdeş bu takımda sevilen bir hocaydı ve başarılıydı. İyi ki bir yanlıştan dönülmüş. Dünkü galibiyet de Kasımpaşalıları rahatlatmıştır.