Doksanlı yılların ortasına kadar futbol sadece tutkuydu... O dönemin Messi ve Ronaldo'su yüzlerceydi! Böyle elektronik statlar, muhteşem hibrit çimler yoktu... Çamur deryası ve sudan şişip 5 kilo olan toplar vardı. Ama futbolcular efendi, estetik hareketli, tribünleri ayağa kaldıran futbol oynuyorlardı. O zor dönemlerde her konuda rekorlar kıran Pele'nin hala yanından geçebilen yok... Niye mi anlatıyorum? Boby Robson'un film tadındaki belgeselini geç de olsa izledim...
İngiliz teknik adamın sıfırdan ülkesinde, Porto'da ve Barcelona'da yaptıklarını hatırladım. Tek amacı futbolun centilmence ve oyun kuralları içerisinde oynanması taraftarına mahcup olmamaktı. Bu yüzden de Dünya Kupası yarı finalinde topu çaktırmadan elle düzeltip gol atan ünlü Maradona'yı hep sahtekarlıkla suçlamıştı... Robson futbolun eğitici ve aydınlık yüzüydü. Ama kupalar kazandırdığı Barcelona'dan sezon sonu haberi olmadan yollandı.
Yardımcısı Mourinho'yla birlikte. Başarının karşılığı ceza olmuştu. Ükesine döndüğünde Newcastle United'i küme düşmekten kurtarıp 3-4 sezonda Avrupa kupalarının en iyi İngiliz takımı yapmıştı.
Sonucu yine kovulma olmuştu... Barcelona'dan ve Newcastle'dan neden yollanmıştı biliyor musunuz?
CRUYFF'UN MİRASINA DÖNÜŞ
Doksanlı yılların ortasında futbol artık büyük paraların döndüğü piyasa olmuştu. Ve astronomik paralar alan yeteneği kısıtlı şımarık futbolcular disipline edilemiyordu. Soyunma odasında, saha içinde özel ilgi isteyen ama karşılık göremeyen o futbolcular teknik adamın kuyusunu kazıyordu.
Günümüzde hala geçerli! Ha Barcelona ha İngiltere'deki takımla veya ülkemiz ligindeki takımlarda tek gerçek; Taraftarın tutkusudur para karşılığı yapmaz!
Parayı alamayan profesyonel takımı hemen UEFA'ya şikayet eder! Fark budur. Ve Barcelona, Robson'un yerine gelen Van Gaal hüsranlığından sonra büyük paralarla bu işin gidemeyeceğini anladı...
Altyapıya yöneldi, Cruyff'un mirasına dönüş yaptı, hala devam ettirmekte. Bir Barcelona bir Ajax hala futboldan genç yetenekler ve büyük paralar kazanıyor. Ders bir türlü ülkemizde alınamıyor!
FENER OL!
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç açığı kapatabilmek için tüm taraftarların elini cebine sokmaları için Fener Ol kampanyası başlattı. Finansal açığın kapanabilmesi için yardım istiyor. Yoksa Avrupa Kupalarına katılamayacaklar. İş hayatında başarılı bir ailenin mensubu olan Ali Koç uzun zamandır Fenerbahçe yönetimindeydi.
Menajerlere kaptırılan paralardan, oluşan açıklardan mutlaka haberi olması gerekir. Başkan olduktan sonra geçen aylarca neden kulübün durumuna göre hareket etmediğini anlamış değilim. Şu ana kadar harcadığı paralar elbette büyük.
Ancak böyle giderse kampanyadan istediği yardım gelmezse, kalanı da tekrar kendisi ve yöneticiler ödeyecektir gözüküyor.
Çünkü sarı-lacivertli taraftar, para bahanesiyle Avrupa Kupalarına katılamayacak bahanesini pek hoş karşılamaz!
HATALI TRANSFER
Diagne'nin transferinde Galatasaray'ın paraları boşa gitti görünüyor! Golcü futbolcuyu Kasımpaşa'da maçlarda yakın izlemişliğim var. Kuvvetli, toplara iyi vurabilen ama yavaş forvet.
Yani G.Saray'ın aradığı ilaç olabilecek bir transfer değildi.
Hele hele Gomis'in gölgesi olamaz. Galatasaraylı yöneticiler "denize düşen yılana sarılır" misali o panikle çok iyi paralar önerdi, Kasımpaşalı yöneticiler de değerinin çok üstünde bir daha kazancı bulamayacaklarını bildiklerinden hemen vermişlerdi.
Son kupa maçından sonra sosyal medyadan kendisine kızan taraftarlara da "aptallar" şeklinde bir şeyler yazmış demek ki onun da sinirleri gerilmiş. Verilen paraya bakın, gelinen sonuca da.