Hz. Peygamber kul hakkı konusunda hassastı

Bir kişinin hakkını yediğimizde onun hakkını iade edebilir veya helalleşebiliriz. Olmadı, ahirette sevaplarımızdan veririz veya o kişinin günahlarını yükleniriz

Prof.Dr. Himmet KONUR
himmet.konur@deu.edu.tr
Peygamber Efendimiz ömrünün son günlerinden birinde müminleri camiye toplayarak şöyle hitap eder:
"Ey mü'minler!.. Ben sizin Peygamberinizim. Sizlere ömür boyunca öğütler verdim, hidayet ve kurtuluş yolunu anlatmaya çalıştım. Tabii ki (bunu) güç ve kuvvetine sınır olmayan Allah'ın izni ve yardımıyla (yaptım). Sizleri bir kardeş gibi şefkat kanatlarımın altına alarak korudum. Bir baba gibi de size karşı merhametli davrandım. Sizinle keder ve gaye birliği ettim.
Şimdi size soruyorum. Bende hakkı hukuku olan var mı? Olan hemen gelsin ve Allah hakkı için, Kıyamet günü hesaplaşmasından önce hakkını alsın."
Sahabilerden hiç kimse gidip de, "Ey Allah'ın Rasulü!.. Benim sende hakkım var" demedi. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) aynı soruyu ikinci ve üçüncü defa tekrarlayınca Ukkaşe adlı sahabi ayağa kalkarak huzuruna vardı ve "Ey Allah'ın elçisi anam-babam sana feda olsun! Eğer defalarca Allah (c.c.) adını kullanmasaydınız huzurunuza gelip de hakkımı aramaya kalkışmayacaktım." der ve şöyle devam eder:
"Ey Allah'ın elçisi! Bir gün sizinle birlikte savaşıyordum. Nasılsa develerimiz yan yana geldiler. Devemden inerek özür dilemek üzere size yaklaşmıştım ki, birden kamçınızın sırtımda şakladığını duydum. Ey Allah'ın Rasulü! Bunu kasten mi yaptınız yoksa devenize vururken kazara bana mı çarptı? Bunu bilmiyorum."
Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav.), "Ey Ukkaşe, Peygamberin sana kasten nasıl vurabilir? Asla!" diye özür beyan etti ve ardından Hz. Bilal'e, kızı Fatıma'nın evine vararak o kamçıyı alıp getirmesini söyledi.
Bilal-i Habeşi kamçıyı alıp geri döndü ve Hz. Peygamber'e teslim etti. Hz. Peygamber de Ukkaşe'ye verdi.
Bu sırada bir vaveyla koptu. Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Ali, Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin sırayla yalvardılar. Onun yerine bize vur, diye.
Hz. Peygamber (sav) onları yerlerine oturttuktan sonra, "Ey Ukkaşe, eğer gerçekten bana vurmak istiyorsan, buyur, vur!" diyerek haykırdı. Bunun üzerine Ukkaşe, "Ey Allah'ın Resulü!" dedi. "Siz bana vurduğunuzda ben çıplaktım. Şimdi ben de size vururken çıplak kalmanızı rica ediyorum."
Sevgili Peygamberimiz (sav) hiç duraklamadan hemen elbisesini çıkardı ve "Buyurun, hiç çekinmeden dilediğin kadar vur" dedi.
Sahabilerin hıçkırıkları arasında yerinden kalkan Ukkaşe varıp Hz. Peygamber'e sarılır. Ardından da:
- "Ey Allah'ın Rasülü!" der. "Canım sana feda olsun! Hangi kalb sana kıyabilir? Maksadım sadece o senin ışık saçan mübarek vücudunu kana kana öperek, senin yüzsuyun hürmetine Rabbimin rızasını kazanmak ve Cehennem azabından kurtulmaktır."
Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz (sav): "Ey Mü'minler!.. Beni dinleyin!" der. "Cennetlik görmek isteyen varsa, işte Ukkaşe'yi görsün."
Hz. Peygamber bu davranışıyla, kul hakkının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Değerli okurlarım, kişisel kul hakkına göre kamuyla ilgili kul hakkının daha zorlu bir hesap gerektireceğini unutmayalım. Bir kişinin hakkını yediğimizde onun hakkını iade edebilir ve/veya helalleşebiliriz. Olmadı -işimiz zor da olsa- ahirette sevaplarımızdan vererek veya hakkını yediğimiz kişinin günahlarını yüklenerek karşılayabiliriz. Ya milyonlarca kişinin hakkını yemiş isek, her birini nasıl bulup helalleşiriz? İşimiz ahirete kaldığında sevabımız hangi birine yeter? Kaç kişinin günahından yüklenmeye dayanabiliriz?
Kamuya ait alanları kirletme, yola çöp atma, kamu malını kötü kullanma hep birer kul hakkıdır! Aman dikkat!
AYET-İ KERİME
"Allah rızıkta kiminizi diğerlerine üstün tutmuştur. Üstün kılınanlar, emirleri altında bulunanların rızıklarını vermezler. Oysa rızıkta hepsi eşittir. Allah'ın nimetini bile bile inkar mı ediyorlar? (Nahl, 16/71)
HADİS-İ ŞERİF
Hz. Peygamber bir gün ashabına,
- "Müflis kimdir, biliyor musunuz?" diye sordu. Ashab:
- "Bizim aramızda müflis, parası ve malı olmayan kimsedir", dediler.
Bunun üzerine Hz. Peygamber,
"Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekat sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnad ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir." buyurdular. (Müslim, Birr 59).

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.