Benim için İzmir...
Alaçatı'nın büyülü sokaklarında dolaştığım...
KumBeach'in altın plajlarında eriyen saatlerde uzun okumalar yaptığım...
Reyhan Pastanesi'nde dostlarla buluştuğum...
Rahat, geniş zamanları olan, özgürlük adası, Avrupa rivieraları türünde şehirleşmiş; dünyaya eklemlenmiş bir şehirdi...
Ta ki, şehir içini tanımaya başlayana kadar...
Gördüm ki, İzmir'e büyük bir haksızlık yapılmış.
Öncelikle, İzmir Fuarı'nın efsane yıllarının kurduğu 'dünya şehri İzmir' fonksiyonu tamamen yok edilmiş. İzmir, dünyadan soyutlanıp yerelleştirilmiş.
Sosyolojisinin genetik kodlarıyla oynanmış ve 1980'den sonra yapılmış bir operasyon ile İzmir'in özgürlükçü havası bir 'dindar iktidar korkusu'na kurban edilmiş.
Ve bu korkuyu kullanan beceriksiz siyasetçiler eli ile de herhangi bir Anadolu şehrine dönüştürülmeye başlamış.
Hatta şöyle de söyleyebilirim: AK Parti yerel yönetimleri ile birlikte, Anadolu şehirleri İzmirleşirken; CHP yönetiminde kalan İzmir, eskinin bakımsız Anadolu şehirlerine dönüşmeye başlamış.
Ben ilk bakışta biraz ters gibi görünse de, İzmir'in kendi özgün kimliğine dönebilmesi ve yine dünya ile entegre olup, 'küresel bir şehir' olabilmesinin tek koşulu olarak şimdi bir AK Parti belediyesi iktidarına ve Binali Yıldırım'a ihtiyacı olduğunu görüyorum.
Çünkü...
AK Parti'nin yerel değerleri öne çıkarıp, bunları dünya ile birleştiren şehircilik vizyonu İzmir'in genetiği ile birebir uyumlu.
Çünkü...
Binali Yıldırım'ın neşesi, entelektüel kavrayışı ve iş yapma yeteneği İzmir'in ihtiyacı olan atılımı getirip İzmir'in önüne koyuyor.
Ben de artık İzmir'i Alaçatı ve kumsallardan ibaret, içinde hiç kalmadan geçmeye çalıştığım bir şehir olarak değil, kültürel kozmopolitizminden beslendiğim bir şehir olarak görmek istiyorum.
Türkiye'nin en büyük kültür ve yaşam biçimi modeli ve medeniyet merkezlerinden biri olan İzmir'i CHP'nin komplekslerine ve beceriksiz yönetimine teslim edemeyiz.
'Çocuk gelin' yoktur, 'sapık koca' vardır
Bundan sonra 'çocuk gelin' ifadesi yerine 'küçük yaşta zorla evlendirilen' tanımını sayfalarında kullanacağını açıklayan Yeni Asır Gazetesi'ni ve onun Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Bursalı'yı kutlamak istiyorum.
'Çocuk gelin' diye gizlice meşrulaştırılan tecavüzlere yönelik önemli çalışmalar yapılıyor son günlerde.
Yeni Asır Gazetesi de, 119 yıllık öncü tutumunu bu mücadelede de gösteriyor. Şebnem Bursalı hanımın tutumu bu açıdan da çok önemlidir.
Gelin biz de, konuyu psikoloji biliminin kavramsal yol göstericiliğinden yararlanarak anlamaya çalışalım.
1. 'Çocuk gelin' olmaz. Çünkü gelin olmak için kadının 'irade'si gerekir.
2. Kadının iradesi olmayan her ilişkinin adı 'tecavüz'dür.
3. Demek ki, çocuk evliliklerinde yıllar süren seri tecavüzler vardır.
4. Çocuklarla cinsel ilişki kuranlara 'pederast' (sübyacı) denir. Dünya literatüründe kabul edilen en ünlü sapıklık, sapkınlıklardan biridir.
5. Çocuk yaştaki kızını evlendiren aile ise hem yasal hem de ahlaki olarak tecavüz suçuna ortak olmuştur. Duygu dünyasında 'damadı' araç/uzantı olarak kullanıp tecavüzü yapmış bile kabul edilebilir.
6. Ve son olarak... Şu gerçeği de düşünmemiz gerekiyor, çocuk yaştaki kızını evlendiren bir baba (aslında her yaştaki kızını zorla evlendiren baba) ensestin, yani aile içi ilişkinin alanına girmiş demektir.
Burası bulutsu bir alandır. Anlamak için şöyle ilerleyelim, damadı veya tecavüzcüyü seçen baba, bu seçme eylemi ile onu kendi uzantısı olarak düşünmüştür. Yani evliliği veya tecavüzü, kendi uzantısı olarak algıladığı birisine yaptırmıştır.
İşte 'çocuk gelin' diye sevimlileştirilen bir üslupla tanımlanan bu seri tecavüzlerin arkasında böyle ve bu denli karanlık bir dünya var.
Bu karanlık dünyayı, İslami gerekçeler uydurarak meşrulaştırmaya çalışmak da İslam dinine yapılan en büyük haksızlıklardan biridir. Çünkü İslam, kadının 'iradesi' dışında evliliğe katiyen izin vermez.
O halde, bir takım sapkınlıkları İslam adına yalan söyleyerek meşrulaştırmaya çalışmak da, dine karşı işlenmiş bir suçu da, yukarıdaki karanlık dünyaya eklemiştir.
Konu işte bu kadar önemlidir ve Yeni Asır'ın açık ve onurlu tutumu bu açıdan da medya tarihine kayıt düşmüştür.
