• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın

ATILGAN BAYAR

Halife-i Ruy-i Zemin Recep Tayyip Erdoğan

atılgan.bayar@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 21 Ocak 2014
Twitter'da, 'Tayyip Erdoğan de facto halife'dir ve ben ona biat ediyorum' yazdıktan sonra ortalık karıştı. Önce ulusalcı gazeteler saldırdı. Ardından bir takım 'batıcı müslümanlar' İngilizce gazetelerinde benim 'halife ilan ettiğimi' birkaç kez düvel-i muazzama'ya ihbar ettiler.
Bu 'batıcı müslümanlar', 'halifeye biat etti, bu fitnedir,' diye twitter kampanyası bile yaptılar.
Meselenin özüne gelmeden önce sizle birkaç bilgi paylaşmak istiyorum.
1. Hilafet; Şeyhülislamlık makamı gibi dinsel bir kurum değil, seküler bir kurumdur. Müslümanların siyasi temsilcisi, demektir.
2. Cumhuriyet'e karşı olan saltanattır. Hilafet değil. Öyle ki, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk iki yılında Meclis'in seçtiği halife vardır.
3. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk'ta, 'hilafet kurumu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde mündemiçtir' yani içerilir, demiştir.
Şimdi gelelim, benim niçin Tayyip Erdoğan'a 'de facto halifedir' açıklaması yapmış olduğuma.
1. Halife, ümmetin siyasal temsilcisi olduğuna göre ve dünya üzerinde ezilen Müslüman halkların ve elbette diğerlerinin de tek açık savunucusu, vicdan merkezi Tayyip Erdoğan olduğuna göre; Erdoğan 'de facto' halife fonksiyonu görmektedir.
2. Biz istesek de, istemesek de, Lübnan'da, Gazze'de, Myanmar'da, Endonezya'da, Sudan'da... 'Halife Erdoğan' diyen insanlar vardır.
3. Ama en önemlisi çok uzun zamandır, Batı dünyası, İslam ümmetine kendi kontrolünde bir 'halife' atayabilmek için çalışmalar yapmaktadır. Bunun için seçilmiş ve hazırlanan adaylar da vardır. Bu girişimin bir an önce durdurulması gerekmektedir.
İşte ben bu sebepler yüzünden, şekil şartıyla ilgisi dahi olmasa da, Recep Tayyip Erdoğan'ın 'de facto halife' fonksiyonu gördüğünü söyledim.
Yani o makam, Gazi Mustafa Kemal'in işaret ettiği şekilde, Büyük Millet Meclisi'nce doldurulmuştur...
'Batıcı Halife' hazırlığı yapan, anglo-saxon merkezlere verdiğimiz kalıcı rahatsızlıktan dolayı, özür falan dilemeyiz.

Dış politikada başarı nedir?

Eğer başarı, kısa vadeli siyasi kazanımlar uğruna bütün bir milletin değerlerini ve vicdanını harcamak ise hiç kuşku yok, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu çok başarısız bir bakandır.
Yok eğer başarı, milletin 'ben idraki'ni korumak, ülke yalnız kaldığı anlarda bile dünyanın adalet üreten, vicdan üreten merkezi kimliğini sürdürmek ise...
Hiç kuşku yok Ahmet Davutoğlu dünya tarihinin en başarılı Dışişleri Bakanı'dır.
Devlet adamları ve siyasetçiler ikiye ayrılır...
Birinci tür, komplocudur. Kamuoyu önderlerini çeşitli yöntemlerle ikna ederek, milletleri yönlendirmeye gayret ederler.
İkinci tür ise, doğrudan milletlerin, kalabalıkların her bireyinin aklına ve yüreğine seslenir. İşte onlar dehadırlar.
Mustafa Kemal gibi, yüzyıllarca unutulmayacak kesin zaferler kazanırlar.
Davutoğlu'nun, Amerikalı Henry Kissinger gibi tarihe geçecek ikinci Dışişleri Bakanı olduğunu söyleyebiliriz şimdiden...
Peki o 'başarısız dış politika yaygarası' ne mi?
O, 'prestige sahnesi' açılmadan, erkenden bağıran hainlerin gürültüsü.
Bir stratejist şöyle demişti: 'Bazı muhabereleri kaybedebiliriz. Ama savaşı muhakkak biz kazanırız.'


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.