Hain mi kahraman mı?

Edward Snowden, 2003 yılında ulusal istihbarat elemanı olarak çalıştığı görevinden ayrıldı ve devletin güvenlik maskesi altında gerçekleştirdiği hak ihlallerini kamuoyuyla paylaşmaya karar verdi.
Snowden o zamandan bu yana 'kahraman mı/ vatan haini mi' tartışmasının muhatabı oldu. Bununla birlikte zaten hakkında bilgi kırıntılarına sahip olduğumuz; 'izleniyor muyuz' sorusunun, küresel ölçekte endişe verici yanıtları olduğunu da onun yaşamını hiçe sayarak gösterdiği çabaya borçluyuz.
STONE KENDİ EVİNDE
Gerçek bir hikaye, dehşetli boyutlarda bir insan hakları ihlali, ABD'nin yurttaş karşıtı komplo ve yalanlarla inşa ettiği bir güvenlik rejimi eleştirisi... Böyle bir hikaye için tek bir yönetmen akla geliyor; Oliver Stone. Kariyeri boyunca yukarıdaki temalara gösterdiği özel ilgiyle bilinen, bilhassa ülkesinin kirli geçmişiyle korkusuzca hesaplaşan, zaman zaman eleştirilse bile tüm dünyaya unutulmaz tarih anlatıları ve eleştirel bir perspektif hediye eden filmleriyle haklı bir saygınlık kazanan Stone; 'Snowden' ile birinci sınıf bir iş çıkarıyor. 'Snowden', sıkça geçmişe dönen kurgusu ile lineer bir belgesel olma riskinden kurtuluyor öncelikle. Hikayenin tazeliği ve bilinirliği göz önüne alındığında bu çok önemli bir tercih. Yakın zamanda 'Citizen Four' belgeseliyle hikayesini izlediğimiz baş kahramanın, özel hayatına ve geçmişine dair ayrıntılar, onu izleyenin gözünde daha kırılgan, daha anlaşılır ve en önemlisi daha gerçek kılıyor. Bu kadar 'yeni' bir hikayede, merak duygusu ve tempoyu bu derece canlı tutabilmek, elbette eşsiz bir yönetmen becerisi.
Stone, politik çerçeveli insan hikayelerinde, belgesel güvenilirliğiyle, kurgu akışkanlığını eşsiz bir dengeyle bir araya getirir.
'Snowden' bu bağlamda Stone'un en iyi işlerine yakın duran başarılı bir film.
SNOWDEN OLMAK
Edward Snowden rolünde Joseph Gordon Lewitt, metot oyunculuğun dev isimlerine selam gönderiyor. Lewitt, yalnızca görünüşü ya da bakışıyla değil, tok ses tonu ve kendine özgü aksanıyla da 'Snowden'a dönüşmeyi başarmış. Ancak bunun ötesinde Lewitt, vatansever bir askerden, her şeyini kaybetmeyi göze almış bir 'hain'e evrilme sürecindeki kahramanın tüm karmaşasını hissettirmede gösterdiği başarıyla unutulmaz bir performansa imza atıyor.
'Snowden', Stone'un en iyi filmlerinden biri ve çağımıza tanıklık eden, sonraki zamanlarda da aynı dehşet ve şaşkınlıkla izlenecek önemli bir film. Bu tanıklığa yeltenen ne kadar az sinema insanı olduğu düşünüldüğünde, Oliver Stone'un sinemasever için anlamı daha da derinleşiyor. Bir kuşak Vietnam Savaşı yalanlarını onun filmleriyle fark etmişti. Bambaşka bir kuşak da belki 'Güvenlik Devleti' konseptiyle yine onun filmleriyle hesaplaşacak.
UNUTMAMALI (O.Stone)
Platoon (Müfreze) 1986 Salvador / 1986
Born on the Fourth of July (Doğum Günü 4 Temmuz) 1989
Natural Born Killers (Katil Doğanlar) 1994
JFK / 1991
Nixon / 1995