• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Amerika panikledi BÜLENT ERANDAÇ

Amerika panikledi

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 11 Aralık 2024, 21:51

Fırat'ın doğusunda, Tel Rıfat ve Münbiç'i aparatları PKKYPG- SDG'den temizleyen, Aynel Arap ve Rakka'ya da yönelik stratejik hamleler yapan Türkiye, Washington'u panikletti. ABD Dışişleri Bakanı Blinken apar topar Ankara'ya geliyor ve Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan ile yarın görüşecek. Orta Doğu'nun yeniden dizaynı, Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana hiç olmadığı kadar gündemde. Hatırlayalım. Osmanlı Devleti'nin adaletle yönettiği Orta Doğu topraklarını, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Sykes-Picot paçavrası ile İngiltere ve Fransa paylaşmış, toplamı Hatay'la birlikte 911 kilometreye ulaşan Türkiye-Suriye sınırını ve Irak sınırını cetvellerle çizmişlerdi. 2001 çakma ikiz kuleler olayından sonra emperyalist Amerika, Irak'a çökmüş, ardından Büyük Ortadoğu Projesi ile 22 İslam devletinin sınırlarını yeniden dizayn etmeye soyunmuştu. Yer yer başarılı oldular. Suriye'de kilitlenme olmuştu.

YENİ SURİYE PLANI
Bugün, Suriye'de Baas-Esad diktatörlüğünün devrilmesi sonrası, yakın ve uzak vadede sonuçları tartışılırken, yeniden dizayn edilmekte olan Orta Doğu'da güç odağı olarak Türkiye var. Türkiye'nin etkisi, gücü ve stratejik hamleleri öne çıktı. Türkiye'nin Orta Doğu'da yükselen profili, Suriye'ye ilişkin önemli yükümlülükleri beraberinde getiriyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, pazartesi kabine toplantısı sonrasında tarihi açıklamalar yaptı: "Kalbimizin bir yarısı Antep'te ise diğer yarısı Hatay'da." Cumhurbaşkanımız, "Suriye tüm etnik, dinî, mezhebî kimlikleriyle Suriyelilerindir; Arap, Türkmen, Kürt, Sünni, Alevi, Nusayri, Hristiyan fark etmeksizin. Suriyelilerin sulh içinde yaşadığı bir Suriye, Türkiye'nin en büyük özlemi, hayali ve hedefidir" sözleriyle yeni Suriye planını açıkladı. Amerika'nın paniklemesine yol açan gelişmelerde ABD Derin Devleti'nin sesi Foreign Policy dergisinde çıkan bir analiz dikkati çok çekiyor. John Hopkins Üniversitesi'nden uluslararası ilişkiler profesörü ve Ortadoğu uzmanı Vali Nasr, Suriye'deki son gelişmeleri güç dengesi ve jeopolitik bağlamda değerlendirdi.

USTACA HAMLELER
İstihbarat uzmanı Nasr'ın, "Esad sonrası Ortadoğu'da İran'ın kayıpları, Türkiye'nin kazanımları" başlıklı yazısı derin notlar içeriyor. Esad rejiminin hızlı çöküşü, Suriye için önemli bir dönüm noktası. Rejimin çökmesi aynı zamanda Esad'ı destekleyen İran ve Rusya için de küçük düşürücü bir yenilgi.
Rusya, Afrika'ya açılmak için kullandığı askeri üslerini kaybetme ihtimali yaşarken, İran, Suriye'yi Lübnan'a kara bağlantısı olarak kullanma imkanını kaybediyor. Türkiye ustaca güç hamleleri yapıyor. Türkiye, Suriye'deki en baskın dış güç haline geldi. Türk kazanımları diğer bölgesel aktörler için de önemli sonuçlar doğuruyor. Bu aktörlerin politikalarını yeni gerçekliğe göre yeniden kalibre etmeleri gerekecek. Eğer Türkiye, Suriye'deki başarısından sonra Azerbaycan'ın Zengezur koridoru ticaret rotasını kontrol altına alırsa, bu durum Osmanlı İmparatorluğu'nun Kafkasya ve Levant'ta 16. ve 20. yüzyıllar arasında elde ettiği kontrolü yeniden kazanıyor gibi görünebilir.

FİDAN NE YAPACAK?
Türkiye nihayet Esad'ı devirmek ve Suriye'ye yerleşmek için verdiği mücadeleyi kazandı. CIA-Pentagon uzmanı Nasr'ın bu makalesi, ABD Dışişleri Bakanı Blinken'ın apar topar Türkiye'ye gelişinin arka planını gösteriyor. Türkiye, hamlesiyle ABD aparatı PKK-YPG'yi, Tel Rıfat ve Münbiç'ten temizledi. ABD üslerinin bulunduğu, PKK-YPG'nin silahlı kontrolünde bulunan Deyrizor'a giren muhalif örgütler, terör örgütünü adım adım saf dışı bırakıyor. Sıranın Aynel Arap ve Rakka'ya geleceği güvenlik kulislerinde konuşuluyor.Tam bu sırada Pentagon devreye girdi. Blinken'ın paniklemesinin nedeni, Türkiye'nin Suriye sahasında da elinin güçlü olması ve kararlılığı. Fırat'ın batısında önce Münbiç'te, PKK-YPG unsurlarını etkisiz hale getiren Türkiye'nin, Fırat'ın doğusundaki diğer şehirlere de geçmeyi planladığı görüldü. Böylesi bir harekat, ABD'nin PKK-YPG'ye kurdurmak istediği "Teröristan" projesini paçavraya çevirecek. PKK-YPG olmazsa ABD'nin bölgede petrol bekçiliğini yapacak kimse kalmayacak. Ankara, yüz yüze ve çok net olarak ABD Dışişleri Bakanı Blinken'a, "PKKYPG'ye hemen silah bıraktırın, yoksa biz yaparız" diyecek.

TÜRKİYE KARARLI
Suriye Milli Ordusu, Özgürlük Şafağı Operasyonu ile Tel Rıfat ve Münbiç'ten terör örgütü PKK-YPG'yi temizledikten sonra, Rakka ve Deyrizor'a yöneldi. Amerika'nın işgal ettiği Deyrizor bölgesi, Suriye'nin en büyük enerji kaynaklarına sahip. Deyrizor kırsalındaki petrol tesisleri, terör örgütü PKK-YPG'nin işgali altında. Arap aşiretleri ve SMO, Deyrizor ve Rakka hamleleri yaparken, Rakka, Aynel Arap ve Kamışlı paranteze girmiş durumda.
Erdoğan ve Hakan Fidan'ın geleceği çok iyi okuyarak kuruluşunu sağladıkları MİT İstihbarat Akademisi çok iyi çalışıyor. Milli İstihbarat Akademisi Başkanı Prof. Dr. Talha Köse, Suriye'de Baas rejiminin devrilmesiyle oluşan yeni süreci ve Türkiye'nin duruşunu derinlikli anlatan bir analiz yayınladı: "Türkiye, Suriye krizi boyunca tarihin doğru tarafında yer alan nadir aktörlerden biri oldu. Uluslararası aktörler de Türkiye'yi bu değişimin en önemli kazananı olarak sunuyor. Sahada oluşan yeni gerçeklik, Türkiye'nin Suriye denklemindeki önceliklerini karşılayacak biçimde evriliyor. Suriye'nin toprak ve nüfus bütünlüğü çerçevesinde terör unsurlarından temizlenmesi ve Türkiye'deki Suriyeli sığınmacıların güvenli, gönüllü ve onurlu bir şekilde ülkelerine dönmeleri Türkiye'nin Suriye'deki temel öncelikleri arasındaydı. Ayrıca, Suriye üzerinde yıkıcı şekilde nüfuz oluşturmaya çalışan dış güçlerin de ülkeden tasfiye edilmesi Türkiye'nin çıkarlarıyla örtüşüyor."

ŞİMDİ NE OLACAK?
Bundan sonraki aşama Suriye halkının talep ettiği katılımcı siyasi sistemin oluşturulması, geçiş dönemiyle istikrarın sağlanması ve Suriye'nin toprak ve nüfus bütünlüğünün yeniden tesis edilmesi olacaktır. Bu konuda devrimci aktörler arasında fikir ayrılıkları bulunabilir ancak ortaya çıkan yeni durum, tüm aktörlerin yeni Suriye'yi inşa etmek için bir arada çalışmalarını zorunlu kılıyor. Suriye'nin iç savaş öncesi nüfusunun yarısı ya yurt dışına zorunlu göç etti ya da Suriye içerisinde yerlerini değiştirmek durumunda kaldı. Bütün bu yaraların sarılması, yurtlarından edilen Suriyelilerin tekrar evlerine dönmeleri kısa vadede tamamlanamayabilir. Gerekli hukuki ve siyasi altyapının oluşturulması, güvenli ortamın sağlanması, ekonomik faaliyetlerin işler hale gelmesi ve temel insani ihtiyaçların ve altyapının sağlanması, Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri sürecine ivme kazandıracaktır.

SONUÇ
TÜRKİYE, Suriye'nin bütünlüğünü sağlayacak formülün kapsayıcı, kuşatıcı bir siyasi ve ekonomik sistem olduğu konusunda ısrarcı olan taraf. Türkiye, tıpkı daha önceki aşamalarda olduğu gibi yeni süreçte de Suriye halkına destek vermeyi sürdürecek ve kapasitesini artırmaya katkı sağlamaya devam edecektir. Muhakkak dikkatinizi çekmiştir. Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye konusunda da müthiş diplomasi uyguluyor. Açık ve arka kapı görüşmeleriyle, Ortadoğu'nun yeniden şekillenmesinde etkin rol oynuyorlar. Türkiye, Ortadoğu ve Kafkasya'daki nüfuz alanlarını genişleten bölgesel güç. Evet. Başkan Erdoğan- Türkiye güç odağı olarak sahnede.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.