• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Nükleer enerjide tarihi viraj

BÜLENT ERANDAÇ

Nükleer enerjide tarihi viraj

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 04 Ekim 2025

Milli savunmada Türkiye tarih yazan stratejiler uygularken enerji alanında da müthiş hamleler ardı ardına gerçekleşiyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Trump'la yaptığı görüşmelerin bir önemli sonucunun Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerde yeni ve stratejik bir döneme girildiği ifade ediliyor. Enerji Bakanı Erdoğan Bayraktar Türkiye ve ABD LNG anlaşmalarına ek olarak Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı'nı imzalayarak stratejik ortaklıkları nükleer enerji alanına taşımakta olduklarını çıktığı TV'lerde detaylı anlatmayı sürdürüyor. Bakan Bayraktar, Erdoğan ile Trump'ın görüşmesini ve imzalanan enerji anlaşması ile ilgili detayları verdi: "Cumhurbaşkanımız ile Trump arasında iyi bir ilişki var. Gayet samimi ve yapıcı bir görüşme geçti. Toplantı oldukça verimliydi. Dolu dolu bir görüşme oldu. Enerji anlaşmasının geleceğe yönelik Türkiye'nin konumunda önemli gelişmeler sağlayacak. Bu anlaşma nükleer enerji alanında Türk-Amerikan ilişkilerinde bir dönüm noktası olarak kabul edilebilir." Bayraktar'ın yaptığı açıklamalar ışığında Türkiye'nin duayen enerji uzmanı olan bir ağabeyim ile önümüzdeki dönemi konuştum. Verdiği bilgiler Türkiye'nin nükleer enerji alanında müthiş hedeflere yöneldiğini gösteriyor.

BAĞIMLILIK AZALACAK
"Türkiye ile ABD arasında imzalanan ana anlaşmalar uzun vadeli sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedariki ve Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı olmak üzere iki temel sütuna dayanmaktadır. Anlaşmanın kapsamı 43 milyar dolar civarında. Bu anlaşma BOTAŞ'ın küresel LNG sahnesinde önemli bir pozisyon elde etmesine yardımcı olacak. BOTAŞ dünyanın önde gelen enerji gruplarından Mercuria ve Woodside Energy ile uzun vadeli LNG tedarik anlaşmaları imzalamıştır. Mercuria ile yapılan anlaşma 2026-2045 arasını kapsayacak şekilde 20 yıllık bir dönemi içermektedir. Bu süre zarfında önümüzdeki 20 yıl boyunca toplamda yaklaşık 70 milyar metreküp doğal gaz eşdeğeri LNG tedariği yapılacağı görülmektedir. Yıllık teslimat miktarı ise yaklaşık 4 milyar metreküp doğal gaz eşdeğeri LNG olarak planlanmıştır." Türkiye bölgesel merkez olacak. Türkiye dünyanın çok önemli boru hatlarının merkezinde yer alıyor. Türkiye giderek köprü olmanın ötesine geçiyor. Türkiye'nin boru hattı gazına olan bağımlılığını azaltma ve kendisini bölgesel bir merkez olarak konumlandırma stratejisi pekiştirilmektedir. ABD kaynaklı LNG ile portföy çeşitlendirilerek arz güvenliği artırılacaktır. Özellikle kış dönemi talep zirvelerinde kesintisiz tedarik kapasitesi artmaktadır. Ayrıca daha fazla tedarikçinin devreye girmesi mevcut gaz tedarikçileri üzerinde fiyat rekabeti baskısı yaratabilir ve Türkiye'nin pazarlık gücünü artırabilir. Duayen enerji uzmanı "Türkiye ABD ile anlaşmalar imzalayarak enerji merkezi olma yolundaki adımlardan önemli olanları attı" dedikten sonra dikkat çeken bilgiler verdi.

BÖLGESEL LİDER
"Cumhurbaşkanımız Erdoğan liderliğinde Türkiye sivil nükleer teknolojide bölgesel bir lider olmayı hedefledi. ABD ile imzalanan nükleer işbirliği mutabakat zaptı Türkiye'nin enerji sektöründeki bağımlılıkları azaltma stratejisine önemli bir alternatif oluşturacak. Türkiye'nin ilk nükleer santrali olan Akkuyu Nükleer Santrali yapılıyor. İlk ünitesinin 2025 yılı sonuna kadar açılması planlandı. Başkan Erdoğan ve Putin'in açılış yapması bekleniyor. ABD ile imzalanan yeni anlaşma Ankara'nın nükleer ortaklıklarını çeşitlendirme ve tek bir yabancı aktöre olan bağımlılığı azaltma niyetini açıkça göstermektedir. Türkiye ikinci nükleer santrali Sinop'ta, üçüncü nükleer santrali Trakya'da Karadeniz kıyılarında kuracak. 4 ve 5. nükleer santrallerin planlaması yapılıyor. İç Anadolu bölgesi ağırlık kazanıyor." Küçük modüler reaktörler 2030'lar Türkiye kalkınmasının lokomotifi olacak. Türkiye ile ABD'nin imzaladığı nükleer enerji işbirliği zaptının çok önemli bir ayağı hakkında enerji uzmanı üstadımız değerlendirmelerde bulundu. "Türkiye'nin yakın gelecekteki en önemli hedeflerinden biri SMR olarak bilinen küçük modüler reaktörleri üretebilmek. Geleneksel nükleer reaktörlere göre daha küçük, daha esnek, daha temiz ve daha güvenli kabul edilen SMR'ler için Türkiye de kolları sıvadı. Bunlar gerçekleştiğinde Cumhuriyet tarihinin en önemli virajlarından birisi dönülecek. Hatırlayalım. Cumhurbaşkanımız Erdoğan Mart ayında bu konuda çok önemli bir açıklama yapmıştı. Nükleer enerji alanında büyük sıçrama sağlayacak bir nükleer teknopark kurulacağını duyurmuştu. Erdoğan 'Yerli modüler nükleer reaktör geliştireceğiz' demişti. SMR olarak bilinen küçük modüler reaktörler geleneksel nükleer santrallere göre çok az yer kaplıyor. Küçük modüler reaktörler Türkiye enerji atımlarının çok önemli bir ayağı olacak." SMR'ler nedir? Bu tür küçük modüler reaktörlerin 300 megawatt'a kadar kurulu güce sahip olabiliyor. Bu da geleneksel bir nükleer reaktörün üçte biri kapasitesi anlamına geliyor.

MALİYET DÜŞECEK
"Daha düşük maliyetle, daha küçük alanlarda hızlıca inşa edilebiliyor. Modüler yapıda oldukları için ihtiyaç doğması halinde ek reaktör entegre edip kapasite artırabilme imkânı var. Reaktör çekirdeği, soğutma sistemleri, diğer bileşenleri, üretilmesi, taşınması ve nihayetinde montajı da geleneksel nükleer tesislere göre çok daha kolay. Tüm bunlar doğal olarak maliyetin de ciddi anlamda düşmesi anlamına geliyor." SMR'ler Türkiye'nin nükleer rönesansı olabilir. Bu noktada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar'ın "Ülkemizin elektrik talebi önümüzdeki 30 yılda 3 katına çıkacak. Türkiye'nin 2035'e kadar 7 GW nükleer enerjiyi devreye almak gibi bir hedefi var. Eğer küçük modüler reaktörleri de ilave edebilirsek 2050 yılına kadar 20 GW'a çıkacak" açıklamasına dikkat çekiliyor. Bugün 15 ülkede 51 SMR tasarımının ön lisans ve lisanslama sürecine girdiği belirtiliyor. Sonuç. Türkiye ile ABD arasında nükleer işbirliği zaptı imzalandıktan sonra yabancı medyada "Türkiye'nin küçük modüler reaktörler için ABD'li şirketlerle ilerleyebileceğini" yazıldı. Bu konuyla ilgili şu bilgi veriliyor: "Ülkemizde çok önemli teknolojik gelişmelerde kamu-özel sektör birlikteliği var. Son yıllarda Türk savunma sanayii firmaları da bu denkleme eklendi. Türkiye'nin SMR yolculuğunda yerli ve milli savunma sanayii şirketlerinin ciddi roller oynaması söz konusu olacak. SMR işinden de Türkiye'nin başarı ile çıkmasından bir kuşku yok. Türkiye SMR başarıları ile de nükleer rönesansını başarıyla gerçekleştirecektir. Türkiye için milli güvenlik meselesi olan enerjide son derece kritik bir eşiğin SMR teknolojisiyle aşılacağına inanıyoruz." Evet. Türkiye'nin tarih yazdığı milli savunma sanayi diğer kritik alanların da önünü açıyor. Selçuk Bayraktar'ı alnından öpüyorum. Teknofest gençliğinin büyük Türkiye yolu açık olsun

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.