• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Piyasaların tadı yok

CAHİT SÖNMEZ

Piyasaların tadı yok

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 08 Mart 2011
Aralık ayının ortalarında bozulan sihir yüzünden piyasalar bir türlü toparlanamıyor. 2009 yılının Mart ayından, geçen yılın son ayına kadar sorunsuz yol kat eden piyasalar, yaklaşık iki buçuk aydır iniş çıkışlar yaşıyor. Daha doğrusu iki iniş bir çıkış şeklinde bir trend izliyor. İki temel faktör var piyasaları bu hale getiren. Birincisi, hükümetin kararı ile Merkez Bankası'nın "sıcak paraya önlem" almaya çalışması. İkincisi, gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkelerin ekonomik performanslarında ortaya çıkan asimetri.
Bu iki faktörü biraz açalım...
Geçen yılın son ayında ve bir anda ekonomi yönetimi "sıcak paraya önlem alacağız" açıklaması yaptı. Üstelik bu önlemlerin ne olacağına dair ip uçları da vermeden. Zaten biraz diken üstünde oturan ve pozisyonundan çıkmak için bahane arayan yabancı sermaye rahatsız oldu. "Hazır ballı kaymaklı karlar cepteyken ben gideyim" dedi ve arkasına bile bakmadan dolara dönüp çıkış yaptı. Öyle bir çıkış ki, halen devam ediyor. Borsanın yükseldiği ve tahvil faizlerinin gerilediği birkaç günlük dönemlerde bile yabancı sermaye çıkışları hız kesmiyor. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'a göre 10 milyar doları buldu piyasaları terk eden yabancı sermaye hacmi. Geçen yıl yüzde 74'lere ulaşan yabancı sermaye oranı bugün itibariyle yüzde 63'ün biraz üzerinde. Tabi, bunun içinde bıyıklı yabancı olarak tanımlanan Türkiye dışından işlem yapan Türkleri de unutmayalım...

GELİŞMİŞ ÜLKE POLİTİKALARI
İkinci faktör ise hemen hemen tüm gelişmekte olan ülkelerin, gelişmiş ülke merkez bankalarının uyguladığı gevşek para politikalarından artık rahatsız olmaları. Haksız da sayılmazlar aslında. Çünkü, yabancı sermaye gelişmekte olan ülkelerin dış ticarette rekabet güçlerinin zayıflamasına neden oluyor. Diğer taraftan, piyasalarda varlık balonları oluşturduğundan finansal kırılganlıkları artırıyor ve finansal istikrarı bozuyor. Son günlerde hem Avrupa Merkez Bankası hem de FED üzerindeki baskılar şiddetini hissettiriyor. Ekonomilerinin canlanması için enjekte ettikleri likidite, reel ekonomi yerine mali piyasalara yöneliyor, varlık, emtia ve kıymetli maden balonlarını şişiriyor.
Hisse senedi ve tahvil yatırımcıları kademeli bir şekilde azar azar satışlarla çıkış yöntemi izliyor. İyi haberler geldiğinde yükselişi fırsat bilip satıyor ve yeni bir yükselişe kadar bekle gör politikası izliyorlar. Son aylardaki endeksin çizdiği zikzakların bir nedeni de bu zaten.
Bu arada, iki iktisadi faktöre bir de Tunus, Mısır ve Libya'daki olayları ve diğer bazı petrol üreticisi ülkelere sıçrama olasılığını da ekleyelim.

TÜRKİYE'DEKİ KAYIP
İlk faktör bizde daha ağır bastığından İMKB'deki düşüş diğer gelişmekte olan ülkelere göre şiddetli oluyor. Yı başından bu yana, 26 gelişmekte olan ülke hisse senedi piyasalarındaki gelişmelerden türetilen MSCI Endeksi yüzde 6.3 gerilerken, MSCI Türkiye endeksindeki kayıp yüzde 13'ü aşmış. Yani iki kat fazla kan kaybı gerçekleşmiş bizim piyasalarda. Fiyat kazanç oranı ve piyasa değeri, defter değeri çarpanlarına göre gelişmekte olan piyasaların ortalamasının yine altında kalıyoruz.
Bu kadar olumsuzluklar yetmezmiş gibi, bugün Moody's'den piyasaların biraz daha tadını kaçıracak açıklama geldi. Moody's yüksek cari açığı ve enflasyon riskini ön plana çıkararak not artırımının çok yakın olmadığını ima etti raporunda. Hatta, Merkez Bankası'nın enflasyona karşı faiz artırım kararlarında zamanlama yapamaması durumunda kredi notunun olumsuz etkileneceği "uyarısı" da yapılıyor.
Piyasalardaki tüm olumsuzluklara rağmen henüz "ayı piyasasına" dönüşe dair bulgular tamamlanmadı. Dolayısıyla, piyasaların halen iki yönlü hareket olasılığı bulunuyor. Yani zikzaklara devam...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.