Bir erkeğin önünde eğilmek mi?

Meryem Uzerli, görünen o ki, memlekete iki beden büyük gelen bir kadın. Bir ödül töreninde, Halit Ergenç'in ayakları dibine eğilerek ödülünü vermesi bu sınırlar dahilinde görülebilecek hadise değil netekim. İnşallah ikinci Türkiye macerasında sistem onu da bizim gibi robotlaştırıp, başkalaştırmaz. Meryem'e bir yandan gıpta ederken bir yandan da kızdım aslında. Ne hakkı vardı durup dururken erkeklerin kafasını karıştırmaya? Kadınlara, kadın olduklarını hatırlatmaya? Ne gerek vardı insanlığa?
Meryem'in bilmediği, henüz görmediği ama biz bu sınırlarda yaşayan kadınların genlerinde yıllardır sakladığı sırları paylaşmanın sırası geldi sanırım.
Her şey nasıl başladı bilmiyorum; elimize oyuncak ayı tutuşturdular, ayıları sevgi dolu sandık. Hayat boyu da peşlerinden gittik...
Bak Meryem, kınalı kuzum; biz erkekleri sevmeyi onlardan tokat yiye yiye bıraktık.
Direndik sevgimizde inat ettik, dayak yedik. Ayrılmak istedik, vurulduk, öldük...
Biz; bizi seven erkeğin değil de sevdiğimizin peşinden gittik, boyumuzun ölçüsü aldık. Sevdiğimiz adam bizi aldattı. Aldandık, yalanla yaşamaya alıştık.
Gördük görmezden geldik, duyduk sağır numarası yaptık. Söylemeye yeltenemedik bile.
Bize şiir yazan adamlarla dalga geçtik, eline kitap almayanlardan zarafet bekledik.
Zengin koca hayaliyle, hayatta zenginlik yaşayabileceğimiz erkekleri kaçırdık. Ne paramız oldu ne maneviyatımız.
Erkeklere onlarla eşit olduğumuzu söyledik, hayatı paylaşmak istedik; ancak faturaları paylaşabildik.
Özgürlük dedik, hak dedik hukuk dedik; boyumuzun ölçüsünü aldık.
Arkadaş bildik, suiistimal edildik. Kardeş dedik, başımıza gelmeyen kalmadı.
Eğitim eşitliği dedik, 13 yaşında evlendirildik.
Sağlam çocuklar yetiştirmek istedik, istediğimizle kaldık. Çocuklarımızı sevemedik bile, çocuğumuzun adını koyamadık.
Meryem'im, Hürrem'im, masum bebeğim; biz erkeklerin ayaklarını yıkadık, aynı ayaklar tepti bizi.
Biz onlara kadın olduk, karı olduk, ana olduk, eş olduk, sevgili olduk; yetemedik.
Sabahtan akşama kadar çalıştık, eve gelince yemeğini beğenmeyen adamın elinin tersiyle tanıştık.
Otobüste ellendik, hoşlandığımız çocuğa açılamadık, cinsel tatmin nedir bilemedik, hayatı bitirdik.
Önünde eğilmeyi hak eden adamları yıktık geçtik, yaşadıklarımızın acısını onlardan çıkardık; aslan gibi adamları, bize "soframdaki yerin öküzden sonra gelir" diyen adamlar için harcadık.
Bizim defalarca öne eğilmekten belimiz tutuldu; bir daha eğilecek olursak oracıkta kalakalırız biliyoruz.
Bak Meryem, ego meselesi falan değil bu; sende yok tamam ama bizde hiç olamadı zaten. Biz kendimizi sevemedik...
Muhteşem Süleyman'larımız bizi yerden kaldırmadı ne yazık... Oysa saray soytarısıydılar, bilemedik...
Festival geliyor komşular...
Bir doğa festivali zaten nerede yapılmalı? İzmir'de... İlk defa İzmir'e geliyor 15. defa düzenlenen Naturel Festivali. Beden, zihin ve ruh sağlığı festivali olan Naturel; 5-7 Aralık tarihleri arasında yapılacak. İzmirlilerin ruh ve beden sağlığı elbette İstanbul'da yaşayanlardan kat be kat iyi durumda ama öyle de kalması için bence bir göz atın festival programına. Dr. Erder Saraç da gelecek festivale, şimdiden sorularınızı hazırlayın, birçok hekim de kendi alanlarında konuşmalar yapacak. 'Kuantum, numeroloji, zihin, bilinç, olumlu düşünme, aile dizimi, yaşam komandosu olmak, enerji alanları' gibi birçok ilginç konu var işlenecek. Ajandanıza not alın şimdiden, eşi dostu toplayıp gidin.
Gidin ki, aklınıza ve sağlığınıza mukayyet olun.