Adam elindeki telefonun bedelinin ve her yere ulaşabilir olmasının verdiği nedensiz gururla, yazdığı mesajın sonuna iki gülücük kondurmuş. Kadın sormuş "Kime yolluyorsun gülücükleri?" diye. Adam sinirli sinirli "Mehmet'e yolluyorum, bak gör" demiş, telefonu kadının burnuna sokarak. Kadın inanmamış adama ve bir yolunu bulup kocasının telefonundan sözüm ona Mehmet'e, "Naaber" yazmış ve gülücük ekleyip yollamış. Mehmet'ten anında cevap gelmiş, "Seni düşünüyorum aşkım"... Bu hikayeyi bir arkadaşım anlattı, ne yapacağını bilmiyordu. Kocasıyla yüzleşip yüzleşmemekte kararsızdı. Bilmiyor gibi mi yapmalıydı, kafasına mı kakmalıydı? Cevap veremedim, kendi üzerimden çözmeye çalıştım derdini "Bilmiyor gibi yapmak benim bünyeme zarar verir" dedim, "Görmezden duymazdan gelirsem, belki adamı elimde tutarım ama ona olan sevgimi aynı seviyede tutamam. Ben yalan sevgiyle yaşayamam".
Arkadaşım 'yutmayı' tercih etti. Saygı duymak lazım, ilişki biterse ne kaybedeceğine bakman lazım; zor işler bunlar. Herkesin kendi kararı en doğrusudur.
**
Sosyal medyada birkaç gündür, yollanan mesajın okunduğunu gösteren 'iki mavi tık' işareti üzerinden yorumlar yapılıyor. "Eyvah" diyorlar, "İlişkiler mahvolacak"...
İnanılır gibi değil. Herkes bu kadar yalancı, düzenbaz ve ahlaksız mı oldu? İki mavi tık, bir ilişkiyi, evliliği, dostluğu, aşkı bitirebilir mi?
"Mesajını almadım" yalanına sığınan biri, neden bir yandan da ilişkisini sürdürmek istiyor aslında ona bakmak lazım. Şaka gibi değil mi ama? Birbirini aramayan, hal hatır sormak için kısa ve samimiyetsiz mesajlar gönderen, sohbet etmeyen robot çiftlere dönüştük sanki. Çok çirkin; birçok çiftten şöyle şeyler de duyuyorum bir yandan, "Evimize geldiğimiz zaman telefonlar, bilgisayarlar bir kenara konur. Yemekte sohbet edilir. Birbirimizin gözünün içine bakarız. Mutlu evliliğin sırrı da budur. Emek vermezsen bir şey elde edemezsin"...
Bir miktar da birbirini sevmeyen, birlikte olmaktan haz almayan, paylaşacak şeyi olmayanların neden evlendiğine bakmak lazım. 'İki mavi tık'ın yıkacağı bir aşk olabilir mi? Hangi seven erkeği bir yalan mesajlaşma baştan çıkarır? Bizim erkeklerimiz o kadar sahtekar, kadınlarımız o kadar kişiliksiz mi? Mesajlaştığı kadınları erkek ismiyle telefonuna kaydeden ve karısını aldatmayı başarı zanneden adamı, iki mavi tık çoktan yıkmış haberi yok. İstemediği kadınla hayat paylaşmak zorunda kalmak da tahammül edilmez bir durum; işte bu yüzden en başa dönmek ve aynı yastığa baş koymaya niyetlenenlere sormak lazım. "Arkadaşım evleneceksiniz madem, bırakın 140 karakterle mesajlaşmayı; bana 140 sayfalık bir kompozisyon yazın bakayım, evlilikten ne anladığınızla alakalı"...
İnsan detoksu
Erol Evgin'den duydum bu cümleyi: "İnsan detosku yapıyorum Elifciğim, huzurumu bozan ve canımı sıkan kimseyle görüşmem." Erol Bey'e, "Nasıl bu kadar genç görünüyorsunuz, neden yaşlanmıyorsunuz" gibi klasik bir soru sordum kendimi tutamadan. Zira hala bir delikanlı gibi. "Botoks, detoks falan yapıyor musunuz, ne olur sırlarınızı paylaşın" dedim. "Tek yaptığım detoks, insan detoksudur" dedi. Şahane değil mi, bir tane hayatımız var, kaç nefes sonra biteceğini bilmediğimiz bir hayata sahibiz ve çoğunu sevmediğimiz bir işte, hoşlanmadığımız insanlarla geçiriyoruz. İç huzurun güzellikle kesin bir ilişkisi var; botoks falan bir yere kadar. Yüzünüzü gülümseten kişiler kalsın hayatınızda, Erol Evgin'in yaptığı gibi. Yeni yılda bunu uygulamaya kendi kendimize söz verelim mi?