İsrail, İran'a gerçekleştirdiği saldırıyla, kritik noktaları vurdu ve İran halkına karşı bir saldırı olmadığının propagandasını yaptı. Bu propagandaya paralel olarak, İran içerisinde muhaliflerin ayaklanarak rejimi yıkması için beşinci kol faaliyetlerini desteklemeye devam ediyor. İsrail'in gizli planı; İran'da bir halk ayaklanması başlatıp yönetimi devirmek.
Öncelikle şu noktayı vurgulamak gerekir, İsrail'in İran'a saldırısı daha önceki saldırıları ile aynı değil. Bu saldırı hem zamanlama hem kapsam hem de içerik açısından daha öncekilerden farklı bir karaktere sahip. İsrail, İran'da 300'den fazla hedefi vurdu. Vurulan hedefleri üç ana grup da sınıflandırmak gerekir.
6 BİLİM İNSANI ÖLDÜRÜLDÜ
Vurulan ilk hedef gurubu İran'ın İsrail'e karşı savunmada kullanacağı radar tesisleri, hava üsleri, hava savunma sistemleri ve karşı saldırıda kullanacağı füze üsleridir. Vurulan ikinci hedef grubunda, uranyum zenginleştirmede kullanılan nükleer tesisler bulunmakta. Vurulan üçüncü hedef grubunda ise üst düzey askeri yetkililer ve uranyum zenginleştirmede çalışan 6 bilim insanı var. Bu saldırının içeriğine bakacak olursak, askeri tesislerin ve uranyum tesislerinin vurulması beklenen bir durumdur. Çünkü savaşın stratejisi gereği alışılmış bir uygulamadır. Bu tesisleri saklamak ve gizlemek mümkün değil. Bu tesisler ancak yer altına konuşlandırılarak ve hava savunma sistemleri ile korunabilir. Ancak İran Ordusu'nun tüm komuta kademesini ve altı bilim adamını aynı anda öldürmek beklenen bir durum değildir.
KOMUTA KADEMESİNE DARBE
İsrail bu saldırı ile İran ordusunun komuta kademesinden; Devrim Muhafızları Komutanı Hasan Selami, İran Genel Kurmay Başkanı Muhammed Hüseyin Bakıri, Kudüs Gücü Komutanı Esmail Kaani, Devrim Muhafızları Hava- Uzay Kuvvetleri Komutanı Amir Ali Hacizade, Devrim Muhafızları Deniz Kuvvetleri Komutanı Ali Rıza Tengsiri, Devrim Muhafızları Hava Savunma Komutanı Muhammed Rıza Fayyaz Piruz, İran Kara Kuvvetleri Komutanı Kioumars Heydari, İran Hava Kuvvetleri Komutanı Naeem Zadeh, İran Donanma Komutanı Amir Şehram İrani, Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Üyesi Ali Şemhani ve İran Savunma Bakanı danışmanı Amir Hatemi olmak üzere on bir kişiyi öldürdü.
HEDEFTE İRAN YÖNETİMİ VAR
Bu saldırıların Tahran yakınlarına kadar sokulan bir dron sistemi ile yapıldığı göz önüne alındığında İran istihbaratının ne kadar yetersiz olduğu ortaya çıkmaktadır. İran ordusunun en tecrübeli komuta kademesi ortadan kaldırılmış ve yerine atananların deneyim seviyesi yeterli olmadığı için İran Ordusu'nda bir zafiyet oluşacaktır. İsrail, bu saldırının İran yönetimini kapsadığını ve İran halkına karşı yapılmadığı propagandasını yapmaktadır.
Bu propagandaya paralel olarak, İran içerisinde muhaliflerin ayaklanarak rejimi yıkması için beşinci kol faaliyetlerini desteklemektedir. İran'da bir halk ayaklanmasını organize ederek mevcut yönetimi devirmeyi planlamaktadır.
ZAMANLAMASI ÇOK ÖNEMLİ
Bu saldırı ile İran'ın nükleer programı en az 20 yıl geriye gitmiştir. Bu saatten sonra İran'ın nükleer çalışmalarını sürdürmesi pek mümkün görünmemekte. Ayrıca saldırının zamanlaması da önem taşımaktadır. Gazze'de İsrail'in yaptığı soykırım nedeniyle, ABD ve Avrupa'da İsrail nefreti ve karşıtlığının bu derece yükseldiği bir dönem olmamıştı. Ortak düşman olan İran'a saldırı Avrupa ve ABD'de hükümet ve siyasi çevrelerde kaybedilen desteğin yeniden kazanılması, İsrail aleyhine gelişen havanın yumuşatılması için bir fırsat olarak kullanıldı. Netanyahu bu saldırı ile dağılmakta olan İsrail Hükümet kabinesini bir arada tutmayı başardı. İktidardan ayrılması durumunda hapse girme olasılığı yüksek olan Netanyahu, iktidarda kalarak bu süreci ötelemiş oldu. İki orduyu karşılaştırdığımızda, İsrail Hava Kuvvetleri'nin İran'a karşı tartışmasız bir üstünlüğü bulunmaktadır. Deniz Kuvvetleri ve Kara Kuvvetleri sayısal anlamda İran lehine gözükse bile İsrail'in teknolojik üstünlüğü durumu eşitlemektedir. İran'ın üstünlük sağladığı tek silah, sahip olduğu füzeler. Ayrıca ABD bu saldırıda fiilen yer almasa da tüm istihbarat ve lojistik desteği İsrail'e sağlamaktan geri kalmadı. Bunun dışında İran'ın İsrail'e yapacağı top yekün saldırıya karşı İsrail'i savunacağını da açıkladı. İran, İsrail karşısında ordusunun sahip olduğu bu dezavantajı kapatmak için Filistin, Lübnan, Irak ve Suriye topraklarında bulunan Şii milisler vasıtası ile yaptığı saldırılar ile dengelemeye çalışıyordu. Filistin, Lübnan ve Suriye'de, İran'ın elinde olan bu destek artık yok.
CEVAP BEKLEYEN SORULAR
İranlı politikacıların Suriye'de bulunan milisleri ile ABD, PYD-YPG, Rusya ve Suriye rejimi ile işbirliği yapması, İran'ın elindeki en büyük kozu kaybetmesine neden oldu.İran, Suriye'de Türkiye'yi karşısına alarak en büyük hatayı yaptı. Savaşın bundan sonraki seyri, İran yönetiminin kararına bağlı olacak. Yüzyıllardır Müslüman devletler dışında hiçbir ülke ile gerçek bir savaşa girmemiş olan İran yönetimindeki mollalar, İsrail'e 'dostlar alışverişte görsün' türünde bir saldırıda mı bulunacak, yoksa koltuklarının derdine düşmeyip İsrail'e gerçek bir saldırı mı düzenleyecek? Şimdi hepimiz bu sorunun cevabını bekliyoruz.
