CHP ve onun da içinde bulunduğu 'Gezici' zihniyet, Başkan Recep Tayyip Erdoğan için utanmadan, sıkılmadan 'diktatör' benzetmesinde bulunuyor ya... İşte bu dünyanın en büyük yalanı. İkinci büyük yalan ise, bu ülkede insanların yaşam tarzlarına yönelik dini bir baskı olduğu palavrası...
Çünkü, Türkiye'de bunların tam tersi bir durum yaşanıyor. Asıl, bu ülkede 'Erdoğan hakkında olumlu bir şey söylemek' yasak ve 'dini inançlar konusunda halkın tamamına yakınıyla aynı hassasiyetleri dile getirmek' büyük suç...İki gündür sosyal medyada ünlü sanatçılar Mazhar Alanson ve Bülent Ortaçgil'e yapılan saldırılar bunun böyle olduğunu açıkça gösteriyor.
LİNÇ GİRİŞİMİ
Alanson, Sabah Gazetesi'ne verdiği röportajda, "Atatürk'ü de seviyorum ama Peygamberime de aşığım, ne var bunda!" dedi. Ayrıca, "Bu ülkenin çoğunluğu Müslüman ve Müslüman hayatı yaşıyor. Olayımız bu. Karşı tarafın kızmasının, dövünmenin alemi yok. Bu topraklarda o söyledikleri gibi 'laiklik de elden gitmez', gitmedi de" ifadelerini kullandı.
Vay sen misin bunları söyleyen... Sosyal medyadaki yobaz zihniyet, Alanson'a demediğini bırakmadı...
Sosyal medyadaki linç girişimlerinde dünkü sıra ise, Ortaçgil'indi. Yine Sabah'a konuşan Ortaçgil, "Başkan yüzde 52 civarında oy alarak seçilmiş. Muhalefet bunu kabul etmeli" deyince hedef tahtasına kondu. Aman Allah'ım ne hakaretler ne küfürler...
İki sanatçı da bu ülkenin temel değerlerine, bütünleşmesine dikkat çektikleri için hayatları boyunca duymadıkları hakaretleri işittiler.
Ama, bu devran böyle gitmez, gitmemeli...
Bu yobazlar da elbet demokrasiyi içlerine sindirmeyi, bu ülkenin tamamına yakınının taşıdığı hassasiyetlere saygı göstermeyi öğrenecek... Başka yolu yok...
SAHNEDE 'İNCE' BİR KOMEDİ
CHP'de iş tamamen bir tiyatro oyununa dönüştü. Bu komedi oyununda başrol ise, Muharrem İnce'nin... Seçimlerde küçük de olsa bir rüzgar yakalayan ve partisinin oylarına 8 puan fark atan İnce, seçimden sonra yaptığı her açıklama ile kendini bitiriyor. İnce giderek karikatür bir tipe dönüşüyor...
Seçim öncesinde "Cumhurbaşkanı seçilemezsem, Kemal Kılıçdaroğlu'na rakip olmam" diyor. Seçimden sonra ise, ilk iş olarak Kılıçdaroğlu'na "Koltuğu bana bırak" diyor. Buna rağmen, dün çıkıp bir de "Ben koltuk meraklısı değilim" diyebiliyor.
ÇOCUK BİLE YAPMAZ
Herşeyi geçin, dün yaptığı noter şovu bile tek başına İnce'nin karikatür bir tipe dönüştüğünü net bir şekilde ortaya koyuyor. Daha CHP'de milletvekili bile değilken gidip, noterde, "Genel Başkan olduktan sonra Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanamazsam partiyi 45 gün içinde olağanüstü kurultaya götüreceğim" şeklinde taahhütname imzalıyor.
Yani, henüz kurultay toplanmadan, genel başkan seçilmeden, gelecek Cumhurbaşkanlığı seçiminde Başkan Erdoğan'a tekrar yenilip bir daha aday olmamayı vadediyor.
Pes doğrusu...
İlkokul 1. sınıf öğrencisini siyasete soksanız, böyle bir şeyle ortaya çıkıp kendine güldürmez...