Adnan Menderes, Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan....
Üçü de çok partili siyaset hayatımızın birer önderi...
Hür ortamlar içinde, helal edilmiş oylarla seçilmiş parlamentolar tarafından "Hükümeti kurmakla görevlendirilmiş" birer siyasetçi. Daha doğrusu birer parti başkanı. Halka mal olmuş bir tabir ile söyleyelim:
Sandıktan çıkma başbakanlar.
Zembille indirilmiş takımından değil, milletin kalbinden dökülmüş prototiplerdir, bu üç önemli şahsiyet.
Bunlardan birincisi, halkın oyları ile iktidara gelmiş ve bir darbe sonrası sehpada can vermiştir. İdeal ölçülere göre bakarsanız tipik bir "demokrasi şehidi"dir rahmetli Menderes.
Bayar ile birlikte kurdukları Demokrat Parti'yi milletin oylarıyla parlamentoya taşımış Menderes, başbakan olurken Bayar da, Çankaya yolunu tutmuştu.
Menderes o günlerin genç Türk demokrasisinin ilk ve meşru başbakanıdır.
Milletin seçtiği bir başbakan...
Menderes bu kutsal görevi 10 yıl sürdürmüş ve bir 27 Mayıs gecesi meşruluğu hala tartışılan bir askeri darbe sonucu düşürülmüş bir başbakan.
Bir 27 Mayıs gecesi başlatılan bu silahlı girişim, Demokrat Parti'nin sonu olmuş ve ülke bir cuntanın eline geçmişti.
Bayar, Menderes ve ekibi Yassıada'da kurulun uyduruk bir mahkemede yargılanıp, idama mahkum edilmişlerdi.
Bu öyle bir mahkeme ki, güya başkanı olan Salim Başol, idam ve diğer mahkeme kararlarını açıklarken, itiraz edenlere kendine özgü şivesi ile "Sizi buraya dıhan guvvet böyle istiyor" diyebilme cüretini de göstermişti.
Menderes, genç Türk Demokrasisi için örnek alınacak bir prototip olmuştu.
O milletin önemli bölümü için vazgeçilmez lider.
Turgut Özal, Menderes sonrasında Türk siyaset hayatında ön plana çıkmış bir lider. Anavatan Partisi'nin genel başkanlığını başarı ile yürütmüş ve ilk seçimlerde başbakan, daha sonra da cumhurbaşkanlığına yükselmişti.
Menderes ve Demirel çizgisinde bir başbakan. O da sandıktan çıkmaydı.
Başbakan olarak birçok imza atmış ve özellikle hür teşebbüs kaynakla yatırımlara öncülük etmişti. Dini öne çıkaran bir siyaset adamıydı. Eşi Semra Özal ile siyaset arenasında yarıştı. Hep kazandı...
Çok partili hayatımızın vazgeçilmezlerinden biridir Turgut Özal...
Türk toplumu, Menderes, Özal ve Demirel'den sonra yeni arayışlara lüzum görmeden genç sayılacak bir siyasetçiye yol açmıştı. Hem parti genel başkanı, hem başbakan, hem de cumhurnbaşkanı.
Tayyip Erdoğan'dan başkası değildi bu siyaset ve devlet adamı. Genç Türkiye Cumhuriyeti şimdi "Tayyip Erdoğan günlerini" yaşıyor. Hem de, özlenen mutluluk ve heyecanı içinde güzel günlerin peşini bırakmıyor.
Adnan Menderes, Turgut Özal ve Recep Tayyip Erdoğan.... Üçü de çok partili siyaset hayatımızın birer önderi... Hür ortamlar içinde, helal edilmiş oylarla seçilmiş parlamentolar tarafından "Hükümeti kurmakla görevlendirilmiş" birer siyasetçi. Daha doğrusu birer parti başkanı. Halka mal olmuş bir tabir ile söyleyelim: Sandıktan çıkma başbakanlar. Zembille indirilmiş takımından değil, milletin kalbinden dökülmüş prototiplerdir, bu üç önemli şahsiyet. Bunlardan birincisi, halkın oyları ile iktidara gelmiş ve bir darbe sonrası sehpada can vermiştir. İdeal ölçülere göre bakarsanız tipik bir "demokrasi şehidi"dir rahmetli Menderes. Bayar ile birlikte kurdukları Demokrat Parti'yi milletin oylarıyla parlamentoya taşımış Menderes, başbakan olurken Bayar da, Çankaya yolunu tutmuştu. Menderes o günlerin genç Türk demokrasisinin ilk ve meşru başbakanıdır. Milletin seçtiği bir başbakan... Menderes bu kutsal görevi 10 yıl sürdürmüş ve bir 27 Mayıs gecesi meşruluğu hala tartışılan bir askeri darbe sonucu düşürülmüş bir başbakan. Bir 27 Mayıs gecesi başlatılan bu silahlı girişim, Demokrat Parti'nin sonu olmuş ve ülke bir cuntanın eline geçmişti. Bayar, Menderes ve ekibi Yassıada'da kurulun uyduruk bir mahkemede yargılanıp, idama mahkum edilmişlerdi. Bu öyle bir mahkeme ki, güya başkanı olan Salim Başol, idam ve diğer mahkeme kararlarını açıklarken, itiraz edenlere kendine özgü şivesi ile "Sizi buraya dıhan guvvet böyle istiyor" diyebilme cüretini de göstermişti. Menderes, genç Türk Demokrasisi için örnek alınacak bir prototip olmuştu. O milletin önemli bölümü için vazgeçilmez lider. Turgut Özal, Menderes sonrasında Türk siyaset hayatında ön plana çıkmış bir lider. Anavatan Partisi'nin genel başkanlığını başarı ile yürütmüş ve ilk seçimlerde başbakan, daha sonra da cumhurbaşkanlığına yükselmişti. Menderes ve Demirel çizgisinde bir başbakan. O da sandıktan çıkmaydı. Başbakan olarak birçok imza atmış ve özellikle hür teşebbüs kaynakla yatırımlara öncülük etmişti. Dini öne çıkaran bir siyaset adamıydı. Eşi Semra Özal ile siyaset arenasında yarıştı. Hep kazandı... Çok partili hayatımızın vazgeçilmezlerinden biridir Turgut Özal... Türk toplumu, Menderes, Özal ve Demirel'den sonra yeni arayışlara lüzum görmeden genç sayılacak bir siyasetçiye yol açmıştı. Hem parti genel başkanı, hem başbakan, hem de cumhurnbaşkanı. Tayyip Erdoğan'dan başkası değildi bu siyaset ve devlet adamı. Genç Türkiye Cumhuriyeti şimdi "Tayyip Erdoğan günlerini" yaşıyor. Hem de, özlenen mutluluk ve heyecanı içinde güzel günlerin peşini bırakmıyor.
ESNAFA ÇİFTE MÜJDE
Esnaf ve sanatkarın kullanacağı "İşletme Kredisi" limiti 150 bin liradan 200 bin liraya çıkarıldı.
Bu tatlı bir müjde... Herkesin keyfi yerine geldi. Ve, buna bir de sürpriz müjde İzmir'den gelince "bu keyif" katmerlendi.
Umutlar yeşerdi. İzmir Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu diyor ki;
"İşyerlerini satın almak isteyen üyelerimize 10 yıl vade ile 500 bin liralık, iş için sıfır araç almak isteyenlere beş yıl veda ile 500 bin liralık kredi imkanı da geliyor." Ve, Zekeriya Mutlu'dan bir değerlendirme:
"Mevcut kredi limitlerinin 200 bin liraya çıkarılması, piyasalardaki nakit akışını destekleyecek, üretimlerini arttırmak isteyen, üyelerimiz için önemli bir teşvik unsuru olacak." Hemen belirtelim...İşyeri ve taşıt edindirme kredileri, esnaf sanatkarlarımızın kendilerini geliştirebilmek için önemli fırsatlar sağlayacak.
Hazinenin desteklediği düşük faiz oranları da bu tatlı haberimizin kaymağı olacak, Zekeriya Mutlu'dan son söz: "Reform niteliğindeki bu kararlar, orta ve uzun vadede Türk ekonomisinin önünü açacak, önemli bir etken olacak."