Filiz İçke Önal

7 yaş: Ergenlikle bebekliğin buluşması

Bir anne olarak ben bu 7 yaşı sevdim mi, nefret mi ettim bir türlü karar veremiyorum... Minicik bedenini taşıyan boynunu iyice yukarı kaldırıp, çıkarabildiği en kalın ses tonuyla "Annnööööeeee" diye ergen ergen efelenmesine mi güleyim, dudağını sarkıtıp bebek gibi ağlamasına mı üzüleyim şaşırdım kaldım.
ESPRİYLE DONDURMA
Gün içinde bebek ve ergen hallerinden birini bırakıp diğerine geçerken, bazen bu değişimin hızı başımı döndürüyor.
Sevdiğim yönleri de yok değil hani...
Mesela artık soğuk kelime esprileri ile onu sık sık dondurabiliyorum! Kelimeyi duyar duymaz omuzlarını bıkkınca düşürmesi, ardından da gözlerini sabit bir noktaya dikip sakince "Dondum" demesini acayip sevimli buluyorum mesela.
Ya da küçük bir ima ile kolayca kızdırabiliyorum ki, itiraf edeyim bu çok hoşuma gidiyor. Komik şeylere patlayan kahkahalarla gülmesi ya da iki yetişkin gibi olayları yorumlamamız, kişileri çekiştirmemiz...
Ama yaşadığı bu stres, bu öfke nöbetleri... Çünkü büyüyor ve fena halde farkında. Şimdiki çocuklar o kadar akıllı ki, büyümenin o kadar da iyi bir şey olmadığını öğrenmek için bizim gibi büyümeleri gerekmiyor! Büyüdükçe de oyun ve eğlence azalıyor, ödevler artıyor haliyle... Ondan sonra gelsin buhran, gitsin çatışma... Şaka değil, gerçekten de var '7 Yaş Sendromu' diye bir şey
OKUL SORUMLULUĞU
Bu dönemin en belirgin özelliği çocuğun okula başlaması. Yabancılarla dolu yeni bir ortam, yeni sorumluluklar, anne baba ve oyundan ayrı düştükleri uzun saatler. Okulda geçirdikleri saatlere bakıyorum da, neredeyse bizim gibi mesai yapıyor kuzucuklar... Artan sorumluluklarla birlikte bir daha dilediği gibi oyun oynamayacağını sanması, bu dönem stresinin en önemli sebeplerinden aslında.
Bir yandan da boyu uzayıp kilo artışı devam ederken süt dişlerinin dökülmesi, dış görünümün her zamankinden önemli hale gelmesi, kıyafetlerin artık "havalı" olma zorunluluğu.... Özetle büyüklerin her fırsatta altını çize çize söylediği gibi, "Büyüdükçe dertleri de büyüyor" ve elbette "Daha bunlar ne ki"...
ANLAMAK İSTEMİYORUM!
Ben bir veli olarak, okullarda yapılan toplu etkinliklerin yüksek ücretlerle fiyatlandırılmasına da, ailesi o ücreti veremeyecek durumda olan çocukların boynunun bükülmesi ihtimaline de razı gelemiyorum. Bu durumu içine sindiren, "Aman canım ne olacak ki" diyen eğitimcileri ve velileri de anlayamıyorum, anlamak da istemiyorum. Parası olanın düdüğü çaldığı bir eğlence anlayışım olmadığı için de üzgünüm diyeceğim ama açıkçası üzgün falan da değilim. (Okuma bayramları bile paralı olmuş da, öfkem buna...)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.