Global ölçekte iş dünyası hızlı bir dönüşümden geçiyor. Pandemi süreciyle şahit olduğumuz değişimler ve değişimlerin getirdiği küresel ekonomik kriz, ekonomi kurmaylarının yönünü epey şaşırttı.
Belirsizliğin derinleştiği bu ortamın üzerine Rusya-Ukrayna savaşının da eklenmesi küresel ticaret dengelerini alt üst etti. Bocalama yaşayan iş dünyası yeni çözümler arayışında.
Dünya gündeminin ele alındığı, ekonominin içinde bulunduğu koşulların, fırsatların ve gelecek stratejilerinin konuşulduğu Uludağ Ekonomi Zirvesi (UEZ) 6-9 Ekim tarihlerinde Sapanca'da gerçekleşti. Zirvede geleceğin yol haritasına dair birbirinden önemli ve çarpıcı konular ele alındı. Zirvenin teması "Yeni Küresel Düzeni Tasarlamak: Birlikte İyileştirme, Değişim ve Dijitalleşme" idi. Açılış konuşmasını yapan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, salgın ve savaş sonrası dönemde şekillenen yeni dünya düzeninde çıkan fırsatları Türkiye Ekonomi Modeli'nin katma değerli ve verimlilik esaslı üretim anlayışıyla çalıştıklarını belirterek, enerji ve emtia fiyatlarındaki artışların yarattığı sorunlara değindi. Ayrıca küresel enflasyona karşı FED'in faiz artırma politikalarının ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinin dünya genelinde resesyona neden olabileceğini belirterek, FED'i ihtiyatlı olmaya çağırdı.
OTURUMLARIN ORTAK PAYDASI
UEZ'de oturumların ortak paydası global rekabet, dijitalleşme, denetim, şeffaflık, insana yatırım, eğitim, beyin göçü, kapasite kullanımı, girişimcilik, profesyonelleşme, inovasyon, yeşil ekonomi ve iklim değişikliği konularıydı. İklim değişikliği dünyanın ortak sorunu olduğundan ülkeler inovasyona yatırımlanı hızlandırıyor.
Zirvede P&G Global COO'su Shailesh Jejurikar'ın konuşmas çarpıcıydı. Karbon ayak izinin üçte ikisinin suyun ısıtılmasından kaynaklandığını belirten Jejurikar, "NASA ile yaptığımız çalışmada kıyafetlerin bir uzay aracında nasıl yıkanabileceğini araştırıyoruz. Astronotluk çok yoğun egzersiz gerektiriyor ve ter için çözüm üzerinde çalışıyoruz. Bu kıyafetlerin yıkanması bir yana, kullanılan suyun da içme suyu olarak kullanılması konusunda da çalışıyoruz" dedi.
Dünya genelindeki inovatif çalışmaları gördükçe küreselleşmenin, yerini yerelleşmeye bıraktığı ortaya çıkıyor. Dolayısıyla yeniliğe, bilime, değişime, teknolojiye ve gelecek stratejilerine göre çalışanların fırsat yakalayacağı bir sürecin içindeyiz. Büyük resime bakıldığında krizlerin yeni fırsatlar doğurduğu, yeni iş modellerinin ortaya çıktığı ve toplum ihtiyaçlarının ticaret hayatını revize ettiği net. İş dünyasının dönüştürücü rolünü üstlenen bankacılık sistemleri de değişiyor.
'NİTELİKLİ İNSAN' PROBLEMİ
TSKB Genel Müdürü Murat Bilgiç, "Ticari bankaların finansmana erişimdeki dominant durumlarının değişeceğini, yatırım ve kalkınma bankalarının da daha aktif olacağını öngörüyorum" dedi. Özellikle fintech'lerin gelişmesi ve dijitalleşmenin artmasıyla, bankaların bu konularda uzmanlaşması gerektiğini vurguladı.
İş ve ekonomi dünyasında izlenmesi gereken stratejiler, alınması gereken tedbirler ve hedeflerimizi gerçekleştirebilmek için "insan kaynağı" belirleyici role sahip. Çünkü işin özü insanda bitiyor. Bu konuyu TÜSİAD Başkanı Orhan Turan "İnsana ve gelişmeye yatırım yapmalıyız" sözleriyle çok net özetliyor. Turan, "Gündemimizde iki dönüşüm var. Bunlardan biri dijital dönüşüm, diğeri ise yeşil dönüşüm.
Türkiye'nin önümüzdeki süreçte maddi olmayan varlıklara yatırım yapması gerekiyor.
Ülkenin sürdürülebilir bir şekilde büyümesi için insana, bilime, Ar-Ge'ye, inovasyona ve kurumlara yatırım yapılması gerekiyor. Türkiye'de iki İK problemi var: Biri katma değer, diğeri de kapasite kullanım oranları. En büyük sorunlardan biri, nitelikli insan problemi. Bunlar gerçekleşmezse Türkiye için sürdürülebilir gelişme çok zor" diyor. İnsana yapılan yatırımın ülkemize yapılan yatırım olduğu gerçeğini bilmeliyiz. Bakış açımızı bu yöne çevirmek ülkemize kazanım getirecek ve gelişmiş bir ülke statüsüne çıkmamızın yolunu açacaktır.