Hakan Urgancı

Gırtlak dokuz boğumdur

Canlı yayın öncesi, konuklarımızla ön görüşme yapar, programda gerçekleştireceğimiz sohbetin genel çerçevesini çizeriz. Bir çeşit ön sözleşmedir. Konuk ve yapımcının beklenti ve haklarını netleştirir. Ayrıca, taraflar birbirini tanıyacağı için yol kazalarından bizi korur. Programlarımdan birinde, ressam konuğumla ön görüşme yapıyordum. Söz dönüp dolaşıp, sanatçının sanata neden ihtiyaç duyduğu konusuna geldi. Ben de, herkesin içinde bir 'iz bırakma' duygusu olduğunu ama sanatçıda bu isteğin daha yoğun olduğunu ve sanat ürününü bu amaçla kullandığını ileri sürdüm. 'Doğru' dedi konuğum.
'Elbette iz bırakma isteği, az ya da çok, hemen herkesin içinde var ve ortalama bir vatandaş, çocuk yapıyor. Çocuk sahibi olmak, iz bırakmanın en ilkel yolu....' Yirmi iki yılı devlette olmak üzere, çeyrek yüzyıllık sunuculuk deneyimiyle, zihnimde alarm zilleri çaldırmıştı son cümlesi...
İLKEL!
İlkel ne demek?
İlk durumda kalmış, gelişememiş.
İptidai.
Zaman bakımından en eski olan, primitif.
(Sanatta) yalın nitelik gösteren.
Yapmacıksız.
Eğitimsiz, kültürsüz.
Konuğumu tanıyordum. O iyi bir insan, örnek bir vatandaş ve sanatçıydı.
Kast ettiği anlam, kötü anlamları değildi kavramın... Yine de, çağrışımda olumludan çok olumsuz anlama sahip bir kavramın kullanımı, dinleyiciye kolaylıkla kötü hissettirecekti.
Hemen uyardım. Bu kavramı kullanmayalım.
Onun yerine, 'iz bırakmanın en geleneksel/ortalama/ alışılagelmiş yolu' diye ifade edelim' dedim. Haklı buldu. Birbirini tanıyan taraflar, niyetten emin olunca, istedikleri kavramı kullanabilirler. Bu onları bağlar. Ancak genele yayın yapıyorsanız, hele hele bunu kendi Youtube kanalınızdan değil de bir kurumu/kuruluşu temsilen yapıyorsanız, her sözcük ölümcül bir silaha dönüşebilir. Kendisine mikrofon teslim edilenler, özellikle bu sorumluluğu taşımalıdır. Gırtlak dokuz boğumdur, derler. Bir şeyi söylemeden -gerekirse- o kadar düşüneceksiniz. Bu işi meslek olarak yapıyorsanız ya da kitlelere hitap eder pozisyondaysanız, bir şeyin eş anlamlılarını arayacak, sözlerinizi seçeceksiniz. Bunu sadece politikacılara ya da meslek profesyonellerine değil, sade vatandaşa da (bakın, sıradan vatandaşa demiyorum, sade vatandaşa diyorum) öneriyorum.
İletişim kazalarından korur.
Habertürk sunucusunun, Çinli büyükelçi karşısında düştüğü duruma düşersiniz.
- Aslında Çin'in nüfusu düşünülecek olursa, (Korona'dan ölenlerin sayısı) küçük bir rakam...
- Biz rakam demiyoruz, can onlar...
Her istediğini söylemeyen, istemediğini işitir. Utanırsınız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.