Gelin sizinle etimolojik bir yolculuğa çıkalım ve alakasız görünse bile birbirinden türemiş sözcüklerin garip dünyasına dalalım... Mustafa Sandal'ın çıkış şarkılarından birinin sözleri şöyledir:"Onun arabası var. Güzel mi güzel.
Şoförü de var, özel mi özel..."
Evet, şöförü mü var, şoförü mü var, şöferi mi var? Bu kafa karışıklığına sözcüğün kökenine giderek yanıt verelim. Bu sözcük dilimize Fransızcadan geçmiş.
Fransızca Chaffeur, eski buharlı trenlerde ocağa kömür atan böylelikle hareketin devamını sağlayan ateşçinin adıyken benzinli motorlarla birlikte aracı kullanan kişinin adına dönüşmüş. Yani evet, şarkıda olduğu gibi, sözcüğün türkçedeki telaffuzu, şoför şeklinde olmalı.
Peki eşofman mı, eşortman mı? Fransızca Chauffe-bain (banyo ısıtır) anlamında. Bizde, şofben. Şohben değil, şofben. Eşofman, Ecchaufment (eşofman) ise sporcuların ısınma hareketlerine verilen ad. Sonradan, idmandan giyilen özel giysinin adı olmuş.
MELEZ GARDOLAP(!)
Dilimize Latinceden geçtiği için halk arasında zamanında tamamen anlaşılamamış, zorla Türkçeleştirilmiş sözcükler var. Üstelik bunlar, günlük dilde sık kullandığımız nesnelerin adı. İşte onlardan biri! Elbise dolabı. Latincede wardrobe, ya da Guarderobe. Artık Türkçeleşmiş olduğu için guard/gard sözcüğünü iyi biliyoruz. Koruma demek. Bodyguard ya da gardiyan sözcüklerinde olduğu gibi...Gardını almak diye deyimimiz bile var. Peki, robdöşambr'dan da tanıdığımız robe sözcüğü? Onun da Türkçesi var. Ruba ya da urba. Giysi demek.
Gelelim denklemimize: Guradrob ne demek? Giysi koruyucu. Türkçesi var mı? Dolap. Detaylı istiyorsanız giysi dolabı. Gardrop demek şart mı? Hayır. Bizimkiler bunu ne yapmış? Melez bir sözcük. Gardolap.
VİYANA KUŞATMASI
Sabah kahvaltıda şöyle bolca tereyağlı mis gibi bir kruvasana hayır der misiniz ? Hele ki sandviç ekmeği gibi kullanılacak derece popülerleştiği günümüzde... Oysa bu lezzetli hamur işinin tarihçesi pek de hoşumuza gidecek türden değil. Kruvasan (Fr.croissant) büyüyen demek. Büyüdüğü söylenen şey, ay. Yani bu sözcük bizim olduğu kadar pek çok İslam ülkesinin de bayrağında bulunan hilal ayı betimler. Günümüzde bu çöreğin hilale benzediğini söyleyemeyiz. Peki öyküsü nedir?
Öyküye göre, Viyana kuşatmasının yapıldığı gece Osmanlı askeri lağımlardan şehre girmeye çalışır. Gecenin o saatinde sadece fırıncılar çalışmaktadır. Yer altından gelen seslerden huylanan fırıncılar askeri alarma geçirir. (Bu arada alarm, ya da all arme, İtalyancada 'Silah başına!' demektir.) Bu şekilde Osmanlı'nın Viyana'yı ele geçirmesi önlemiştir. 'Viyana kapıları'na dayanma' hadisemiz bu talihsiz olayla sonsuza kadar noktalanmıştır. Kruvasan denen Ay çöreği, o günün anısına yapılır. 'İşte biz Müslüman Türkleri bu gece durdurduk' anısıdır. Bu bağlamda milli tayfanın elinde kruvasanla instagram pozu vermesi bir tür oksimoron sayılabilir.