Biliyorum ki Mehmet Ali Kışlalı, bu ülkenin namuslu gazetecilerinin başında gelir; fikirlerine hiç katılmasam da. "Bana gazeteciliğin bütün püf noktaları ile ayrıntılarını ve ahlakını M. Ali Kışlalı öğretti" der Hıncal Uluç. Bu tespit Kışlalı'nın insan ve meslek kalitesini ortaya koyar. Perihan Mağden'in, "Radikal'in askerlik şubesi" şeklindeki nitelemesi de aslında Kışlalı'nın bir diğer yanını ortaya koyar. Kışlalı, son yıllarda meslek hayatının daha önceki evrelerinde olmadığı kadar askeri çevrelere "angaje" bir yazar görüntüsü vermekte.
Kışlalı, gazetecilik mesleğinde tartışma yaratacağı besbelli olan böyle bir ilişkiyi kendisine sorun etmiyorsa, kendine göre sebepleri vardır herhalde. Ancak, bu çapta bir gazeteci kariyerine hiç yakışmayacak yanlışlıklar yapmamalı ve köşesini çirkin provokasyonlara alet etmemelidir. 13 Şubat 2010 tarihli Radikal'deki köşesinde, "Solcu ve İslamcı ittifak Türkiye'de nasıl demokrasiyi yok etmeye çalışıyor?" adlı bir makaleden söz ediyor. Makalenin yazarı İsrail gizli servisi Mossat'la ilişkilerini herkesin bildiği ve İsrail'de akademisyen kılığında "özel görev" yapan Barry Rubin adlı bir kişi.
Yine Kışlalı'nın çok önemli bir kuruluş gibi bize takdim ettiği merkez aynı şekilde merkezi İsrail'de bulunan gizli servis kontrolünde, "GLORİA" adlı bir yer. Bu Rubin'ler tam bir provokatördürler. Yakınlıkları nedir bilmem ama daha önce de bu İsrail eli ABD'de bir başka Rubin icat etti ve o Rubin (Michael Rubin) Neo-Con'lar adına olmadık tezvirat ve kışkırtmaları yapmıştı. Yaptığı kışkırtma Kışlalı'nın Rubin'in aynısıydı:
"Türkiye din devleti oluyor asker müdahale etmeli!" Bakın şimdi, Mehmet Ali Kışlalı'nın o büyük kariyerine hiç uygun düşmeyecek biçimde bize referans gösterdiği İsrailli "eleman"ın söylediklerine: "Türkiye'de korkutucu şeyler oluyor. Gizli bir İslamcı rejim gittikçe artan bir şiddette hasımlarını, kendisine karşı uyduruk komplolar icat etmekle suçlayarak, giderek eline daha fazla güç geçirmeye çalışıyor." Bu tuhaf adam söz konusu yazısında, "İslamcılarla solcuların ittifak yaparak İslamcı diktatörlük kurmak için gizli operasyon yaptıklarını" filan yazıyor ve Mehmet Ali Kışlalı hem kendi zekasına hem de tüm Türkiye'nin zekasına hakaret eder gibi bu gizli servis numaralarına referans değeri veriyor.
***
Tam bir ironi. Aynı günkü Radikal'de Mehmet Ali Kışlalı'nın söz konusu yazısının çıktığı sütunun hemen yanında The Economist dergisinde Türkiye ile ilgili bir analiz yer aldı. O analizde Kışlalı'nın bize kakalamaya çalıştığı servisçi Barry Rubin'in saçmalıklarının tam tersi fikirler ve öngörüler yer aldı. Bildiğimiz kadarıyla Mehmet Ali Kışlalı bir vakitler (The Economist'in yaptı mı bilmem) prestijli batılı dergilerin Türkiye temsilciliklerini yapmıştı. Bu dergilerin hatır için veya özel bir maksat için yazı yayınlamayacağını en iyi Kışlalı bilir. Öyleyse niçin Barry Rubin gibi biraz dünyayı takip eden herkesin bildiği bir İsrail servis adamının hezeyanlarını referans gösteriyor da sütununun yanında yer alan The Economist gibi güvenilir bir derginin öngörülerini referans göstermiyor?
Lafı uzatmayayım ama Hıncal Uluç'un bizimde saygı duyduğumuz abisine, kariyerin bir gazeteciye böyle fahiş hatalar yapma hürriyeti vermeyeceğini hatırlatması gerekiyor.
