Ey benim acem bakışlı sevgilim.
Dün gibi hatırlıyorum mazimizi.
Hiç naz yapmadık birbirimize.
Kırlarda koşuşturmadık, ağaçların etrafında dönüp durmadık.
Çok sevdik birbirimizi...
Bir ışıklı çarşı gibiydi beraberliğimiz.
Zümrütlerin yakutların ışıklar saçtığı bir aynalı çarşı...
Tezgah altından karaborsa mal satan esnaflara yer yok bizim çarşımızda.
Sevgi aldık sevgi verdik sevgi dağıttık.
Açıkça sevdik birbirimizi; açıkta sevdik...
Ve ben çok sevdim seni.
***
Seninle beraber olmak, var olmak sevgilim.
Çocukluğuma geri döndürdün beni.
Vardı ya hani, hisseli harikalar kumpanyaları...
Seninle olmak orada olmak gibi işte.
Eğlenceli... Matrak...
Gençliğime döndürdün beni.
Savaşçı, saldırgan gençliğime...
Senin huysuzluğunla baş edebilmek için savaşmayı öğrendim yeniden...
Posta koymayı, kırıp dökmeyi...
Ve onarmayı öğrendim senden.
Kırmadan, dökmeden yaşamayı...
Sevgiden daha önemli bir zenginlik olamayacağını...
Sevgiyi korumak için verilen kavganın en mübarek kavga olduğunu...
Öğrendim!
Ne kadar şanslıyım böyle ben.
Hem sevgilimsin hem öğretmenim...
Başımın tacı başöğretmenim.
***
Gerçi bazen çok üzerime geliyorsun.
Çok sıkıştırıyorsun beni köşeye.
Çok nazlı oluyorsun.
Ben zaten korunmaya muhtaçken, "beni koru" diyorsun.
Korurum tabii...
Ölümüne hem de...
Seni korumak benim geleceğimdir sevgilim.
Naz yapıyorsun çoğu kez.
Şikayetçi değilim elbet.
Yap tabii, yapacaksın...
Zaten ben senin nazına katlanmak için yaşıyorum.
Sevgililer günün kutlu olsun sevgilim.
Seninle birlikte bütün sevenlerin günü kutlu olsun...
Allah sevenleri hiç ayırmasın!
