Ne kadar çok kavga, o kadar reyting. Televizyon dünyasının değişmez kuralı bu. Dizilerde kavga, entrika ve olay, tartışma programlarında konukların birbirlerine bağırıp çağırması, yarışma programlarında yarışmacıların birbirleriyle ağız dalaşı ne kadar çoksa seyredilme oranı da o kadar yüksek oluyor. Birilerinin kapıştığını duyunca hemen izlemeye geçiyoruz.
Gündüz ekranlarında kadınların kavgasını izliyoruz. Malum, iki tane "tarz" programımız var ve tarzını göstermek için gelen kadınların giyim tarzlarından çok hayata duruş tarzlarını görüyoruz. Birbirlerini ilk kez gören ve bir daha belki de görmeyecek olan kadınlar birbirlerinden nefret ediyorlar. Ve açıkça da söylüyorlar: "Seni sevmiyorum, senden nefret ediyorum" diye.
Niye? Neden kızgınlar bu kadar birbirlerine?
RUHUMUZUN SİNİR UÇLARI
"Duygular, ruhumuzun sinir uçlarıdır" der psikolog Leyla Navaro. İyi hava şartlarında veya cildimiz okşandığında bedenimizin rahatladığı ve sinir uçlarının gevşediği gibi, ruhumuz da bize iyi davranıldığında yani "olumlu hava şartlarında" gevşiyor ve keyifli duygular yaşıyor. Kötü davranıldığında ise yani "olumsuz hava şartlarında" kasılır, acı veren duygular yaşıyoruz.
Bir bakıma duygular ruhumuzun nasıl olduğunu bildiren haberciler.
Ama unutmayalım ki duygular bir düşünce değil. Navaro, duyguların doğrusu ya da yanlışı olmadığını söylüyor. Kişisel ve göreceli olduğunu ve o durumu yaşayan kişiye mahsus olduğunu belirtiyor. Benzer durumda herkes aynı duyguyu hissetmeyebilir, hissetmesi de şart değil. Hiç kimse niçin öyle duyduğunu veya duygusunun yanlış olduğunu söyleyemez. Duygular sadece duyulabilir ve anlaşılabilir. Önemli olan duygumuz değil, yaşadığımız duygularla ne yaptığımız ve nasıl davrandığımız.
KIZGINLIK VE SALDIRGANLIK
Kızgınlık da bir duygu. Ve kulak verilmesi gereken çok önemli bir sinyal. Navaro'ya göre kızgınlık, kırıldığımızı veya ihtiyaç ve isteklerimizin karşılanmadığını, hakkımızın yendiğini veya bize yapılan bazı davranışların doğru olmadığını haber veren bir sinyal. Hepimizde mevcut olan ve bizi kötü muamele, taciz ve haksızlığa karşı uyaran ve harekete geçiren bir duygu. Kızgınlık duygusu, ilişkimiz içinde bazı davranışların değişmesi gerektiğine işaret eder. Açık ve dürüst ve saygılı bir biçimde ifade edilip yapıcı kullanıldığındaysa daha iyi bir iletişime ve daha verimli bir birlikteliğe götürebilen çok önemli bir güç kaynağı.
Ama saldırganlık başka bir şey. Saldırganlık, baskı ve zor kullanarak duruma müdahale etmek, engel olmak veya istenmeyen bir iletişimi kesmek için kullanılan sözel veya fiziksel davranışlar. Hatta saldırganlık, nefret, düşmanlık gibi davranışlar, psişik yapımızdan veya ilişkilerimizden kaynaklanan ve acı veren duygularımızla yüzleşmemek, onlardan kaçabilmek için kullandığımız savunmalar.
Ekranda birbirimizi izlerken her şeyi bildiğimizi, her konuda ahkam kestiğimizi ama kendimizi hiç tanımadığımız ortaya daha iyi çıkıyor.