• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın

SEDA KAYA GÜLER

“Ağır abi” takılan erkekler

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 21 Ekim 2015
Dizi oyuncuları, şarkıcılar, mankenler, sporcular, hayran olunan ünlüler bir yana, hayatımızda yeni kahramanlar var. Dizi kahramanları ve yarışma programlarının üyeleri. Hafta içi her gün ekrandalar. Televizyon izleyenlerin büyük bir çoğunluğu onlarla yatıp onlarla kalkıyor. Bu kadar göz önünde olunca herkes ekrana çıkmak için birbiriyle yarışıyor.

Sesi olanlar şarkı söyleyerek üne kavuşmaya çalışıyor, yeteneği olmayanlar da giyim tarzıyla kendini göstermek istiyor, kimi de evlenme programlarına katılarak.

Bir tarafta Hakan Bey ile Seba Hanım, öbür tarafta Kerem ile Naz veya diğerleri. Onlara bir de "Kısmetse Olur" programının yarışmacıları katıldı. Bu format daha önce izlediğimiz "Biri Bizi Gözetliyor" veya "Gelinim Olur Musun?" tarzında.

Yarışmacılar bir evde yaşıyorlar. Gelin adayları bir evde kalıyor, damat adayları bir tarafta. Kısıtlı sürelerde birbirlerini tanımaya çalışıyorlar.
Fenomen olmak isteyen gelin ve damat adayları da bu kısıtlı sürelerde kendilerini gösterme yarışındalar.


EVLİLİK BAHANE

Gerçekten evlenmek için programa katılanlar olabilir elbette ama kime sorarsanız evlenmek bahane. Dediğim gibi amaç ünlü olmak.
Ama işte bu yarışmalar sayesinde bizler de kendimizi daha yakından tanıma fırsatı buluyoruz. Toplumun küçük birer parçası bu yarışmacılar.
İzlediğim birkaç bölümden ortaya çıkardığım sonuç, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin had safhada olması.

Erkeklerimizin çoğunda genel olarak bir "ağır abi" olma durumu hakim. Yaşı kaç olursa olsun hepsi birer eski Kadir İnanır, yeni Polat Alemdar.
Oktay Kaynarca'nın canlandırdığı tipler veya ağalı dizilerin başrolündeki ağa tiplemeleri var.

Beyaz gömlekler, gömlek üzerine yelekler, ellerde tespihler, kaykılarak oturmalar, otururken bir bacağı diğerinin üzerine koymalar, kendini dev aynasında görmeler vs...

Kendilerini "maço" olarak tabir ediyor bu erkekler. Maço demek, onlara göre dediğim dedik olmak, masaya yumruğunu vurmak, sözünün üstüne söz söyletmemek anlamına geliyor. Erkeğin sözü üzerine söz söylenmez tavrı.

Kendi aralarında da bu üstünlük durumu var. Hemen lideri belirlemek derdindeler.

"Bu koltuk benim. Buraya kimse oturamaz. Oturmak isteyen benden izin alacak!" falan diyerek sınırlarını belli etmeye çalışıyor birisi mesela. "Ne demek bu ya?" diyenle de tartışmaya giriyor, "Sen adam mısın?" diyerek. Adam olmak ne demek, deseniz söyleyecek sözleri yok.


KÜÇÜK AĞALAR

Onlara göre erkek adamın sözü bir kez ağızdan çıkar ve dinlenir. Dinleyecek olanlar da onun üstünlüğünü ya da ağalığını diyelim, tanıyacak. Kim bunlar?

Diğer erkekler ve tabii kadınlar. Yani gelin adayları.

Bu gelin adayları bir kere güzel olmak zorundalar. Hem güzel hem de genç. Ve uslu. Yani oturup kalkmasını bilecek. Bu deyimin de içi boşalmış durumda, her gelin ve damat adayı karşısındakinin oturup kalkmasını bilmesini istediğine göre milletçe oturup kalkmasını bilmiyoruz demek ki.

'Küçük Ağa'ların sözlerinden anladığıma göre, erkeklerin yanına oturmayacak, mesela otobüste ve uçakta bayan yanını tercih edecek, erkek yanıysa ayakta gidecek.

Şaka bir yana, tekli koltuk yerine ikili koltuğa oturdu diye eleştirdi bir ağır abi, gelin adaylarından birini. Demek ki tüm erkekleri tehlikeli buluyor bu erkekler, potansiyel bir tehlike olarak görüyorlar.

Güzel ve genç bir kadın görünce üstüne atlamaktan başka bir düşünceleri yok ki, bir kadının bir erkeğin yanına oturmasını sakıncalı görüyorlar. Ve onlara göre evlenilecek, flört edilecek, arkadaşlık kurulacak kadında aradıkları en önemli şart sözlerinin dinlenecek olması.

Bir sonraki yazıda devam edelim. Çünkü bu mevzuya fena halde kafayı taktım.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.