Türkiye, Ankara'daki Büyük Millet Meclisi'nin Başkanı Mustafa Kemal Paşa'da günümüzün en önemli insanlarından birini yaratmıştır. Hangi ülkede olursun olsun iz bırakacak bir adamdır Mustafa Kemal. Ona "Bizim George Washington'ımız" diyen Türkler, Paşa'nın onlar için ne yaptığının farkında. Çünkü o aynı zamanda "Ülkenin babası".
Bu satırlar Amerikalı bir gazeteci tarafından 1921 yılında kaleme alınmış. Clarence K. Strelt adlı gazeteci şöyle devam etmiş yazısına: "Çok az insan, beni bu Türk Washington'ın etkilediği kadar etkilemiştir. Kendine çabucak güven aşılama yeteneği olan nadir insanlardan biri. İnsanların onun uğruna ölmek isteyeceği biri. Fiziksel olarak yakışıklı, yapılı bir adam. 40 yaşında. Bir entellektüelin sahip olabileceği yükseklikte alnı var. Eylem adamlarının ağız ve çenesine sahip."
SİVRİLEN ŞAHSİYET
Bir başkası Bismark'a benzetiyor. "Bir zamanlar Ankara, sadece kedileri ve keçileriyle ünlüydü. Bugün, Anadolu'nun uzak tepelerindeki bu eski, hantal şehrin başka bir önemi var. O, sadece yeni kurulmuş Türk devletinin başkenti ve dolayısıyla bütün çağdaş demokrasi deneyimlerinin en renklisinin merkezi değil, aynı zamanda Dünya Savaşı'nın en feci sonuçlarının ortaya çıkardığı birçok önemli şahsiyet arasında sivrilen Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın yaşadığı yer. Kemal, kan ve demirden bir insan. Doğu Bismark'ı, sebatkar, acımasız ve yenilmez" diye yazmış Isaac F. Marcosson 1923 Ekim'inde yayınlanan The Saturday Evening Post gazetesine.
Emil Ludvig de şöyle anlatıyor Atatürk'ü: "Gazi'nin yaşamı çok basit bir biçimdedir. Öteden beri yanında ancak onun büyük işlerinden korkması sonucunda uzak kalan ve geri dönüşünden sonra ölen sevgili annesi bulunuyordu. Gazi eşinden boşandıktan sonra, bütün mallarının Halk Partisi'ne kalmasını önermiştir. Kendisinde gösteriş ve büyüklenme eseri görülmez. Rüşvete karşı şiddetli mücadelede bulunur."
GÜÇLÜ BİR LİDER
Mustafa Kemal Paşa'nın güçlü ve içe dönüklüğüne rağmen sade, özgün ve kibirsiz bir kişiliğe sahip olduğunu söylüyor Josef Hans Lazar adlı gazeteci de. Röportaj yapmak için 1923 yılında Ankara'ya gelen Lazar, Atatürk'le görüştükten sonra şunları yazmış gazetesi Wiener Neue Freie Presse'e: "Yüzünde zayıflık, bezginlik, hedefsizlik ve bir şeyleri saklı tuttuğu izi yok. Sıradanlığın hakim olduğu günümüzde, olgunlaşmış, odaklanmış bir gücü ve enerjisi var.
Cumhuriyet kurulduktan sonra Ankara yabancı gazetecilerin akınına uğramış ve hepsi de Türkiye'nin kurucusu liderle görüşme yapmak için sıraya girmiş. Konuşulan konular Cumhuriyet. "Size Türk Anayasası'nın ilk maddesini tekrarlamak istiyorum" diye söze başlıyor Atatürk ve şöyle devam ediyor: "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Yürütme kuvveti ve yasama yetkisi TBMM'de belirir ve toplanır. Bu iki cümlenin yorumu bir kelimenin şüpheye yer bırakmayan tanımlamasıdır: Cumhuriyet!"
Nur içinde yat büyük önder.