Hep kadınlar kandırılacak değil ya. Hayatın gerçeklerinin masaya yatırıldığı Müge Anlı'nın programında bu kez 'kandırılan erkekler'i izledik. Sevgili Müge'nin deyimiyle 'ava giderken avlananları'.
Toplum olarak kadınlardan beklentimiz her daim hizmet etmesi. Evi her zaman tertemiz yapması, bütün gün mutfaktan çıkmaması, en az üç-dört kap yemek yapması, yemeğin yanı sıra reçelinden turşusuna, yoğurdundan ekmeğine evde kendisi yapması, bütün gün bir yandan bu işleri yaparken diğer yandan evdeki çoluk / çocuk / engelli / yaşlı tüm fertlerle yakından ilgilenmesi, onların bakımını üstlenmesi.
Bütün bunları yapmasına rağmen hiç yorulmaması ve akşam kocası eve geldiğinde hiçbir iş yapmamış gibi yorgunluğunu belli etmeden, başının / belinin-ayaklarının ağrıdığını sorun etmeden güler yüzle onu karşılaması, ayaklarını yıkamaktan sırtına minder koymaya kadar hizmette bulunması, yemeğini önüne götürmesi vs..
Yani bütün bu hizmetleri hep güler yüzle yapması, ses tonunu hiç yükseltmemesi, herhangi bir bıkkınlık ve şikayette bulunmaması ve tabii kocasının hoşuna gidecek işve ve cilve yapması. Onu yatakta da mutlu etmesi. Her fırsata ve her yerde müthiş bir erkek olduğunu dile getirmesi.
BEDAVAYA HİZMETÇİ
Ben yazmaktan yoruldum siz de okumaktan ama böyle. Böyle bir süper kadın isteniyor. Daha doğrusu robot kadın. Çünkü hiç yorulmayacak, hiç söylenmeyecek, hiç şikayet etmeyecek, hiç hastalanmayacak falan...
Para da istemeyecek. Yani kocanın işe giderken verdiği parayla yetinecek ve onunla mucizeler yaratmayı bilecek.
Erkek ne yapacak kadınların yaptığı bu hizmete karşılık. Dışarıda çalışıp para kazanacak. Ve bu paradan kadına, kendisi ne kadar isterse o kadarını verecek. Masraflar için sadece. Gönlünden koparsa da iyi bir koca olduğunu göstermek adına kadının kendisine bir şeyler alması için verebilir. Bu işler zaten kadının görevi olduğu için ona hediye almaya gerek duymazlar zira. Çünkü baştan ona para vermişlerdir.
Verirler de. Başlık parasının anlamı da kadının yaptığı ve yapacağı işler içindir aslında. Kadının ailesi, o evden gideceği ve evdeki hizmetleri yapacak birisi olmayacağı için ister o parayı. Erkek de kendisine alacak 'hizmetçi' için peşinen verir o parayı.
Zira o işleri birilerine yaptırmaya kalksa para vermesi gerekecek. Kimse bedavaya iş yapmaz bu dünyada. Ev kadınları hariç.
HAYALLER VE GERÇEKLER
İşte her şeyin bam teli burası. Kadınlar evlilik, koca ve çocuklar masalıyla kandırılıp mutlaka evlenmeleri gerektiğine inandırılırlar. Her kadının bir evi, kocası ve çocuğu olmalıdır. Olmayan kadın eksik kadındır. Kadınlar da küçük yaştan itibaren bunun hayalini kurar ve bunu gerçekleştirmeye çalışırlar. Hiç sorgulamadan, hiç tartışmadan.
Sözde, nişanda, düğünde takılan altınlara, takılara kanarlar. Ne kadar çok takı takılırsa o kadar değerli olduğuna inanırlar. Aslında hepsinin karşılığı vardır. Ne kadar çok takı takılırsa o kadar çok karşılığı istenir. O kadar çok hizmet beklenir. Bunu anlamak istemezler ama.
Üstelik nişan bozulduğunda takılanlar geri istenir. Evliyken de kayınvalideler geri alır genellikle. Ya da koca tarafından iş kurmak veya ev almak için istenir. Kadın da ne kadar iyi bir eş olduğunu göstermek adına seve seve verir. Boşanıldığında ise o evden bir kuruş verilmez kadına veya o işten bir para. Paşin ödenmiştir kadının parası zira.
Kadınlar bunu anladığında çok şey değişecek ama. Ataerkil sistem, işbirlikçi erkekler ve kadınlarla bu düzenin bozulmaması için çaba gösterirler.
Bozulmasını isteyen kadınlara ve erkeklere de tepki gösterirler. Kimi uyanıklar da sistemin yanlışlığı / çarpıklığı / adaletsizliğinin verdiği açıkları kullanarak 'ava gideni avlarlar'.
Biraz mantık, biraz akıl lütfen. Lütfen. Gerçekleri görelim lütfen.
