Boşandı ve mutlu!

Herkes düğün-evlilik fotoğraflarını paylaşır, Selvi Aktaş ise boşanma fotoğraflarını paylaştı. Arabasının arkasına taktığı "Boşandım" yazısıyla tek başına çektirdiği fotoğrafları sitesine koyunca tanıdık Selvi'yi. Bir anda sosyal medyanın gündemine oturdu. Hemen akabinde "Mor Çetele" adlı feminist internet sitesi onunla röportaj yaptı.
Selvi 25 yaşında. Şu anda babaannesi ve dedesi ile birlikte yaşıyor. 18 yaşını bitirip 19 yaşına girer girmez evlenmiş.
Üvey anneyle yaşadığı için çok mutlu değilmiş baba evinde. Evliliği bir kurtuluş olarak görmüş.
Eşi de pek bir yakışıklıymış.
Yani evlilik hikayesi bildik, tanıdık bir hikaye. Sonrası da öyle. Cicim ayları da hemen bitmiş. Büyü çabuk bozulmuş anlayacağınız.
Çatışmalar başlayınca da aşk kapıdan gitmiş. Topu topu 1 yıl 4 ay sürmüş evliliği. Son 5 yılı boşanma süreciyle geçmiş.
"Eşim hayatı boyunca hiç çalışmadı. İki ayda 12 kere iş değiştirilir mi? Öğlene kadar bir yerde, ertesi gün başka yerde çalışan, değişik bir insan. Kafası hep bir şeyleri satmaya çalışıyor. 2 kez benim aldığım evin eşyalarını sattı mesela. Çok yakın bir arkadaşım var. Kocasından gizli bana kefil oldu, sıfır ev dizdim. Arkamı döndüm bütün eşyaları satmış. Sonra benden habersiz benim böbreğimi satılığa çıkardı."

BOŞANMA SÜRECİ

Canına tak ettiren ise doğacak çocuklarını satmak istemesi olmuş. "Zaten her şeyimizi sattığı için, babaannemin evine yerleşmiştik. Altı aylık hamileyken, 'Çocuğumu bile satmayı bana teklif ettin ya, ben seninle artık yaşayamam' diyerek evden gönderdim." Daha sonra yaşadıklarını ise şöyle anlatıyor:
"İnanılmaz bir çevre ve aile baskısına maruz kaldım. Beni tekrar barışmaya mecbur bıraktılar. Daha doğrusu ailem tam olarak şunu istedi: 'Sana boşanma demiyoruz, boşan ama çocuğu doğur!' Çünkü insanlar acaba çocuk ondan değil mi demeye kadar vardırdılar dedikoduyu.
Herkesin gözü önünde sabah 8'de karnım burnumda evden çıkıp işe gidiyorum, adam evde yatıyor. Herkes bunu görüyor ama aslında görmüyor. Eşyalarımı satıyor, beni borçların içerisinde bırakıyor, kimse görmüyor. Bana şiddet uyguluyor, kimse duymuyor. Hamileyken bile şiddetine maruz kalıyordum. Düşünün ki, hem dışarıda çalışıyorsunuz, hem evde bir de şiddet ve hakarete maruz kalıyorsunuz. Karakolda bile bana saldırdı."

GÜÇLÜ VE MUTLU

Sonunda ailesinin de desteğiyle kocasını evden gönderiyor ve 5 sene süren bir süreçten sonra boşanıyor. Bu süreç içinde ailesi de boşanmanın ve 'dul' olmanın kötü bir şey olmadığını anlıyorlar. Muş'ta yaşıyor Selvi. Muhafazakar bir ailesi var.
Bu süreçte kendi ayakları üzerinde durabildiğini göstermiş ailesine. Kendisini özgürleştirmiş.
Onların gözünde sadece erkeklerin yapabileceğini düşündükleri birçok şeyi, bir kadın olarak tek başına yapabildiğini göstermiş.
Boşandığını sosyal medyada ilan etmek istemesinin nedenini de şöyle açıklıyor:
"Tabii ki evliliğiniz için, mutluluğunuz için savaşın ama olmuyorsa, yetmiyorsa size yapılan hakaretler zulümler bitmiyorsa, bitirmeyi bilin, demek istedim. Sizden kıymetlisi yok, en kıymetli sizsiniz. Siz olmazsanız, bu dünya da olmaz, demek istedim.
Kadınlar dul olmaktan korktukları için boşanamıyor.
Ben bu algı değişsin istiyorum.
Biz de boşanınca mutlu olabiliriz" diyor.
Alkışlayanlar da olmuş, linç etmeye kalkanlar da. "Güçlü kadın görmek erkeklere göre değil. Ağlayıp sızlasaydım farklı olurdu, çünkü acımayı severler. Ama ben acınacak halde değilim, sizsiniz acınacak halde olan. Ben sizin kirli çamaşırlarınızı temizlemekten kurtulmuşum niye mağdur olayım? Ağlamıyorum, ezilmiyorum, utanmıyorum diye linç kampanyası başlatmışlar" diyor.
Söyleşinin tamamı Mor Çetele'de. Son sözü şu Selvi'nin: Tüm kadınlardan kendi güçlerinin farkına varmalarını istiyorum.
Mücadeleden asla vazgeçmeyin.