Hüp diye içimize çekesimiz var o hilal kaşları. Doyamayana kadar öpesimiz var o süzme bal dudakları. Pamuklara sarıp sarmalayasımız var ciğerimizin köşesini. Adını kalbimize yazdık zaten. Gül döktük yollarına.
Bir olduk hatta. En sonunda tayfası.
Hep birlikte bas bas bağırarak dans edip şarkılar söyledik.
Mega starımız Tarkan'ın Açıkhava'daki konserini izleyebilen şanslılardanım. Şu anda pek çok kişi bilet bulmak için seferber olmuş durumda zira. O kadar çok gitmek isteyen var ki çevremde Tarkan konserine.
Yedi gece konser vermesine rağmen bir 7 gece daha doldurabilir Açıkhava'yı.
Bu benim üçüncü Tarkan konserim. İlk kez Denizli'de Pamukkale Festivali kapsamında izlemiştim. Yıl 1994 ya da 95 olmalı. "Aacayipsin" adlı ikinci albümünün ortalığı kasıp kavurduğu yıllar. Herkes "Şıkıdım Şıkıdım" diye oynuyor, "Kış Güneşi", "Dön Bebeğim"le hüzünleniyor.
NEDEN TARKAN?
Ben de Sabah'ta yazıyorum o dönemler ve festivali izliyorum. Tarkan konserine nasıl büyük bir ilgi var anlatamam.
Denizli'nin bütün ilçelerinden, köylerinden, civar illerden gelmiş insanlar. Çok klişe bir tabir ama gerçekten de 7'den 77'ye herkes vardı konser alanında.
Aradan geçen 22 yıl içinde bir şey değişmedi.
O dün olduğu gibi bugün de hepimizin gözbebeği. Gözden düşürülmeye çalışılmasına rağmen ona yapılan her saldırı (eleştiri anlamında) hayranlarının onu daha çok sevmesine ve hayran sayısını artırmaya yaradı. Halk onu daha çok bağrına bastı. Sadece bizim değil, Ruslardan Latin Amerikalılara kadar yabancıların da ilgisini çekti.
Neden peki? Bir kere işini çok ciddiye alıyor, her alanda profesyonel bir ekiple çalışıyor, herkesi etkileyecek şarkılar yapıyor, sesi, sesinin tınısı mükemmel ve çok güzel söylüyor; tane tane; her söylediği anlaşılıyor; ne dedi diye merak etmiyorsunuz ve şarkıları o kadar hissederek okuyor ki; ta kalbimize işliyor.
HEM ŞİRİN HEM SEKSİ
Çok da güzel dans ediyor. Yaptığı her hareket ona yakışıyor ve sakil durmuyor.
Ufacık tefecik ama sahnede adeta devleşiyor.
Ve de çok yakışıklı. Yok böyle bir şey. Yok böyle bir şirinlik, sevimlilik, karizma, seksapel.
O bizim hem oğlumuz, kardeşimiz, canımız, hem de ömür boyu sevgilimiz. Hep sevdiğimiz. Seveceğimiz. Tabii onun mutlu olmasını istiyoruz. Elbette kimseyi yakıştıramıyoruz yanına ama o mutluysa biz de mutlu oluyoruz.
Farkındayım acayip bir güzelleme oldu ama ne yapayım böyle. Salı akşamı kalabalık bir kadın gazeteci grubu olarak en ön sıralarda yerimizi aldık. Aramızda Sabah'ta birlikte çalıştığımız Elif Ergu'nun 6 yaşındaki kızı Ela da vardı. Ela nasıl eğlendiyse biz koca kadınlar da onun kadar eğlendik ve zıpladık.
"Cuppa Cuppa" dedik hep birlikte. Aynı duygularla coştuk. Hem de içimizin kan ağladığı, her gün şehit haberlerinin geldiği, savaşın içine girdiğimiz, at izinin it izine karıştığı, tedirgin ve diken üstünde olduğumuz bir dönemde, iki saatliğine bütün kaygılardan uzaklaşıp eğlenmek ruhumuza iyi geldi.
İyi ki varsın Tarkan.