• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Ekonomide 2018 yılı ve 2019’dan beklentiler SEZER ALTAN

Ekonomide 2018 yılı ve 2019’dan beklentiler

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 19.12.2018, 00:00

Ekonomi evrensel bir bilimdir.
Ekonomi politikası ise, ekonomi bilimi ile uygulamayı bir araya getiren bir daldır.
Buna karşılık ekonomi politikası genel çerçevesi dışında evrensel değil yereldir. İnsanlar, anlayışlar, gelenekler, sosyal ve kültürel yapının farklılıkları ekonomik politika uygulamasının da farklı olmasına yol açar.
2018 yılında Türk ekonomisini en çok etkileyen konulardan biri Türk lirasının değer kaybıdır. Bu, başta faiz olmak üzere girdi fiyatlarını etkiledi ve enflasyonu yükseltti. Türk ekonomisi güven kaybı yaşamaya başladı. Döviz kurundaki ani değişiklikler sonucunda piyasalar daraldı. Yaşadığımız bu durum daha önceden birikmiş olan dengesizliklerin ve yapısal sorunların bir sonucudur. Bütün bunların sonucunda 2019 da zor bir yıl olacağa benziyor.

BAŞARILI BİR SÜREÇ

2018 yılında Türk ekonomisi çok ciddi bir operasyona maruz kaldı. Türk hükümeti bu operasyonları görerek zamanında, yerinde ve hızlı kararlarla önlemler aldı ve süreci başarılı şekilde yönetti. Tabii bu tedbirler kısa vadeli; çünkü Türkiye'nin yapısal sorunlarını çözmesi uzun vadeli çözüm önerileri getirmesiyle mümkün...
ABD dolarının üzerindeki şifreleri çözmeden dünya ekonomik sistemini ve bu operasyonları analiz edemeyiz. Dünyanın arka planında ne olduğunu görmeden önümüzü görmemiz mümkün değil. Dünyadaki mücadele ekonomi mücadelesi değildir. Para, küçük insanların mücadelesi deniyor.
Günümüzde insanın kontrol edildiği bir dünya kurgulanıyor. Bu nedenle dünyayı yönetenler çalışmalarını bu yönde ilerletiyor.
Dolarla borçlandığımız için doların ipini kontrol eden güçler bellidir. Bu bağlamda dolara bağımlı ekonomik sistemi çözmek gerekiyor. Çünkü dış güçlerin amacı doları yükseltip Türkiye'deki güven ortamını zedelemek...
Tabii burada asıl amaç faizi yükselterek üretimi durdurmak; böylece Türk milletinin sırtından geçinmek istiyorlar. Bunda da kısmen başarılı oldular.
Bu süreçte 2018'de toplam mevduattaki yabancı payı %50 lere kadar dayanmıştır.
TÜİK'in yaptığı hesaplamalara göre, Türkiye ekonomisi 2018 yılının üçüncü çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre % 1.6 oranında büyümüş.
Bu büyüme gerek yılın ilk yarısına, gerekse Türkiye ekonomisinin doğal büyüme hızına göre düşüktür. Ama bu büyümenin çoğu cari açığın kapanmasından doğmuştur bu bakımdan son derece sağlıklıdır.
Cari açığın kapanmasından daha önemli olan bu süreçte ihracatın artmasıdır.
İthalatın azalması da cari açığın kapanmasına önemli katkı yapmıştır.
Stokların azaldığı bir sırada ithalatın geçen yılın aynı dönemine göre %16.7 düşmesi sıkıntılıdır, sürdürülemez. 2019'un ikinci yarısından itibaren başlayacak büyümeden önce ithalat artacaktır.

ÜRETMEDEN TÜKETMEK

Türkiye'nin sorunu üretmemesi ya da üretmeden tüketmesi değildir. Türkiye'nin bu konudaki birinci sorunu; ürettiği malların içinde ithal girdilerin büyük yer tutmasıdır. İkinci sorun, üretiminin düşük teknolojili, markasız ürünlerde yoğunlaşmasıdır. Türkiye'nin ihracatında yüksek teknolojili ürünlerin payı yüzde 3,7'dir. Orta ve düşük teknolojili mallar ihracatı düşük döviz getirisi sağlamaktadır.
Buna karşılık Türkiye'nin ithalatındaki yüksek teknolojili ürünlerin payı yüzde 14'dür. Bunlara yüksek miktarda döviz ödenmektedir. Bu sorunu çözebilmenin en kestirme yolu katma değeri yüksek ürünler üretmek, bilime yönelmek ve ARGE yatırımlarına ağırlık vererek üretimin niteliğini yükseltmektir.
Son söz; Türkiye üretmeden tüketmemeli, tasarruf yapmalı, üretimin dışa bağımlılığını azaltmalı, üretimin niteliğini ve kalitesini artırmalıdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA