Sabırla koruk helva olmaz
Mircea Lucescu dünyaca tanınmış, ehliyetini kabul ettirmiş bir hoca. Bosna Hersek'le berabere kaldığımız maçtan sonra dedi ki, "Rusya'yı deplasmanda yeneceğiz..." Bunu niye, ne amaçla söyledi bilmiyoruz da, "Hikmetinden sual olunmaz" diyerek inandık.
Ama boş atıp dolu tutmak istediğini üzülerek gördük. Soçi'de Milli Takımımız ilk yarıda bocaladı durdu. Bir baktık, orta alanda orkestra şefliği yapması gereken Hakan Çalhanoğlu sol kanatta oynuyor.
Okay Yokuşlu ile bir türlü istenilen düzeye erişemeyen Oğuzhan Özyakup'tan medet umduk, ikisi de top kayıplarıyla ve hatalı paslarla isteneni bir türlü veremedi.
Kala kala Cengiz Ünder'e kaldık. Bu genç yıldız yine takımın en iyisiydi, çalımlarıyla Rus defansını dağıtırken 25 metreden attığı harika bir şutu Brezilya'dan devşirme kaleci Guilherme zor kurtardı. Defansımızın tek başarılısı da Çağlar Söyüncü'ydü çabukluğuyla pekçok gol tehlikesini savuşturdu.
Koca 45'te yakaladığımız en önemli pozisyon, 2'ye 1 yakaladığımız atakta Hakan Çalhanoğlu'nun Cenk'e pas vermekte gecikmesiydi. Defansımız ve Türkiye'de kaleci kalmamış gibi, Belçika'nın mütevazi takımından getirttiğimiz Sinan Bolat Ruslar'ın attığı golde ortak hatalar yaptı.
BU KEZ BİZE ATTI
Ne gariptir ki bize golü Fenerbahçe'de kendi kalesine golleriyle tanıdığımız Roman Neustadter'in atmasıydı. Kader işte bu, kime şikayet edelim.
Cheryshev de golleri ikileyiverdi.
Gelelim sonuca. Bu yenilgiyle UEFA Uluslar Ligi'nde gruptan birinci çıkma, dolayısiyle yola devam şansımız kalmadı.
Lucescu'yu da artık tartışmalıyız.
Sürekli, "Bu gençlerin zamana ihtiyacı var, sebretmeliyiz" diyor ama senin performansın da diplerde geziniyor.
Geldiğinden bu yana 15 maç oynamışız. 6 yenilgi, 4 galibiyet, 5 beraberliğimiz var. Bir Türk hoca olsaydı şimdiye kadar çoktaaan kellesi gitmişti. Bakalım O'na ne kadar tahammül edeceğiz?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.