Bu hafta gol atan 8 golcünün (Mert Nobre, Umut Bulut, Moussa Sow, Kalu Uche, Pierre Webo, Bobo, Almeida, Batalla) son dönemdeki çıkışları ile haftayı boş geçen Burak, Stancu ve Kamara ligin altını üstüne getirdi. Ortaya da ilginç manzaralar çıktı
Her golcünün stili farklıdır. Kimi hava hakimiyetiyle, kimi tekniğiyle, kimi fiziğiyle, kimi hızıyla, kimi duruşuyla, kimi son vuruşuyla ön plana çıkar. Bu nedenle dünyanın en çabuk ve en heybetli stoperi de olsanız rakibin özelliklerine göre gardınızı almalısınız. Misal Türk futbol tarihinin en büyük golcülerinden Kral Metin Oktay bir dönem sırrını açıklamış, "Kaleci tek ayağını kaldırdığı an nasıl olursa olsun vuruşumu yapardım. Gol anı o andır" demişti. Ama bu sırrı bilmek de yetmez golcüyü kontrol için. Çünkü öyle olsa 11. haftayı geride bırakırken bu kadar golcü krallık yolunda bu kadar istikrarlı yürüyemezdi. Bu hafta gol atan 8 golcünün (Mert Nobre, Umut Bulut, Moussa Sow, Kalu Uche, Pierre Webo, Bobo, Almeida, Batalla) son dönemdeki çıkışları ise hayli ilginç rakamları barındırıyor. Hatta bu hafta boş geçse de Burak Yılmaz, Diomansy Kamara ve Bogdan Stancu'yu da dahil edebiliriz meseleye. Ama biz hafta üzerinden hareket ederek bu 8'linin 11 haftalık seyrine bir bakalım. Aralarında en çok fileyi gören Umut Bulut ile hemen peşindeki Mersin İdmanyurdu'ndan Nobre'nin haftayı karşılıklı gollerle tamamlaması derdimizi anlatmaya hoş bir örnek aslında.
İki golcünün de tek başlarına takım puanına katkısı neredeyse kafa kafaya gidiyor. Hatta Nobre bu konuda bir adım önde de diyebiliriz. Çünkü Nobre, şu ana dek Mersin'in bu sezonki 4 beraberliği ile 2 galibiyetine bire bir etki yaptı ki bu da 10 puana denk düşüyor. Umut Bulut'un 9 golü ise G.Saray'ın puan hanesindeki 9 puan anlamına geliyor. Nobre'nin Umut'a göre bir üstünlüğü ise başarılı pas yüzdesi. 11 haftalık dilimde 224 isabetli pasla sadece Umut'dan da değil listemizdeki diğer golcülere de fark atmış durumda. Üstelik rakip alanda şu ana dek sadece ve sadece 27 top kaybı var ki bu da müthiş bir rakam. Umut'un 126 isabetli pası ise sadece Nobre'den değil Sow'dan (140), Kalu Uche'den (174), Webo'dan (150), Bobo'dan (151) ve Batalla'dan (159) da düşük. Ama o da rakip alandaki 13 top kaybı nedeniyle farklı bir tarafını ortaya koyuyor. Onun gibi Almeida'nın da (son vuruşları eleştirilse de) bu özelliği aynı doğrultuda.
Bir başka grafik ise bu golcülerin şartlara göre değişkenlik göstermesi. Sow'un 5 golünün 4'ünü Kadıköy'de, Pierre Webo'nun da 6 golünden 5'ini deplasmanda atması tuhaf bir istatistik aslında. Hadi Volkan'da dış saha baskı yaratıyor diyelim de, Webo için iç saha baskısından söz etmek pek mümkün değil. Onun için de kalabalık tribünleri görünce coşuyor deyip işin içinden sıyrılalım. Bu haftaki Eskişehir-F.Bahçe (Kamara-Sow), Bursa-Mersin (Batalla-Nobre) karşılaşmalarına işaret ediyor. Golcülerin bu istikrarı sezon sonuna kadar böyle giderse Claudio Raineri'nin sözü gündeme gelecek herhalde. Şimdilerde Monaco'yu çalıştıran İtalyan teknik adam bir vakit İnter'de top koşturan Adriano için "Onu durdurabilmenin tek yolu stadyumun ışıklarını kapatmaktır" demişti mesela. İyi haftalar.
