Bir resim, iki insan. Sarmaş dolaş ve gözleri nemli. Bilmesen baba oğul dersin. Birazda öyle aslında. Resim bir maçtan. Sıradan bir puan mücadelesinden. Genç olanın adı Akın Açık. Ama o gün sahada yok. Hocası değil, kader 18'e almadı onu. Henüz 19'unda jübile yaptı. Ritim bozukluğu gerekçesiyle doktora gitti geçenlerde. Ve hipertrofik kardiyomiopati teşhisi koydu doktor. Kalbinde büyüme vardı. "Futbol yasak" dendi. Biliyorum takımı Bucaspor'un namı gibi fırtınalar koptu yüreğinde. Yumruk büyüklüğündeki kalbinin dar alanında kısa paslaşmalar yapıp durdu. Ve elinden bir şey gelmeyince duygularının önünde baraj kurup, heyecanına nokta koydu.
Resimde saçlarına ak düşmüş olan ve Akın'a bir baba şefkatiyle sarılan adamın adı ise Sait Karafırtınalar. Yani Bucaspor'un Teknik Direktörü. Ne sakatlıklar gördü, ne mağlubiyetler tattı kimbilir. Tattı da bu kez onun da sözü bitmiş belli. Bu yüzden gözlerine vurmuş gönlünün teması. "Gözyaşları acının sessiz sözleridir" der Voltaire. O da öyle konuşarak belli ediyor hislerini. Sadece bu iki adam da değil, tribünlerin de, yedek kulübesinin de gözlerinde kaçak var.
Bize düşen ise Cem Karaca'nın "Resimdeki gözyaşları" şarkısından teselli verebilmektir sadece. "Birgün belki hayattan/Geçmişteki günlerden/Bir teselli ararsın/Bak o zaman resmime/Gör akan o yaşları" diyerek herkesin Akın'ın yanında olduğunu söyleyebilmektir. Hatta ve hatta takımın elinden geleni yapıp primlerini paylaşmasıdır biraz da. Akın belki bundan sonra oynayamayacak ama biliyoruz ki istese de kopamayacak sevdasından. Daha yolun başında olduğundan başka bir şeklini bulacak kendini tatmin etmek için. Ve o statta o gün yaşananları dünyanın en güzel golünü atmışcasına hatırlayacak ömrünün sonuna dek.Ve bir gün sonra. Yer İnönü Stadı. Son düdükle beraber çimlere gömülmüş 8 beyaz formalı. Ayaktakiler daha güçlü değil yerdekilerden. Onlar da hüznün bir başka halini yaşıyorlar. Olcay maçın herhangi bölümünde kaçırsa o golü bu kadar tesir etmezdi ama 90+3'te olunca gözyaşları sel oluyor. Sonrasında ise golün peşisıra hiddetlenen ve kendini yerden yere atan hocaları dalıyor sahneye. Öfkesini 1 dakikada bastırıp teselli veriyor yaşlarıyla çimleri sulayan talebelerine. Belki kaçan golle istedikleri olmuyor ama tam o anda takım oluyor Beşiktaş. Kazanınca kenetlenen takım fotoğraflarının tesirini yaratıyor Olcay'ın kaçırışı. Zaten taraftarın da istediği bu değil mi? Umursamazlığa karşı olan Çarşı'nın kaçan golle takımı bağrına basması bu yüzden.
