FUTBOLUN DÖRT İŞLEMİ

Yeşil sahalar ile matematik arasında derin bir bağ var. Hedefe giderken ve bir 90 dakikanın heyecanını hissederken işin bu kısmıyla fazlasıyla muhattap oluyoruz. Sonrasında da sonuç hiçbir zaman değişmiyor
Süre azaldı... Hitchcock filmlerini andıran bir gerilim ile iç içeyiz. Ellerde kağıt, kalem 4 işlemin 2 işleminden (TOPLAMA-ÇIKARMA) faydalanarak türlü kombinasyonlar yapılıyor. Geçen haftaki derbiden hareketle yapılan çıkarma işleminin sonucu ise dikkate değer. G.Saray, derbi sonrası bocalama hallerini istikrara dönüştürürken, 18 kişilik kadroyu oluşturamayan F.Bahçe'nin onca eksiğe rağmen şampiyonluk şarkılarına şimdiden başlaması sanırım birçok şeyi anlatıyor. Meseleyi açarsak, sarı-kırmızılıların bu sezonki derbi ertesi hallerine bir bakalım. Misal 5. haftadaki 3-0'lık Beşiktaş galibiyeti sonrası, 1-1'lik Ç.Rize beraberliği, 11. haftadaki 2-0'lık F.Bahçe mağlubiyeti sonrası 2-1'lik Sivas galibiyetini yazabiliriz. İkinci devre ise Beşiktaş'ı yenidikten sonra yine Rize'ye takılan, F.Bahçe'yi yedikten sonra ise bu hafta Sivas'a çarpılan bir G.Saray izledik. Yani görüldüğü üzere hep bir ters işlem var ki bunun kadroyla da pek alakası yok. Çünkü olsa bu bahane için en çok F.Bahçe'nin kendini öne atması lazım. Fakat sarı-lacivertliler takımın yarısının olmadığı bir maçta altyapı takviyesiyle çıkıp tüm stadı sevince boğdular. Oysaki G.Saray için hedef denilen odak noktasının etkisizliğinden bile bahsedilmez. Çünkü belki de lig tarihinin en anlamlı ikinciliği ile karşı karşıyalar. Bilinmez Mancini'nin kariyeri için bu da bir anlam ifade etmiyordur belkide. İşte bu yüzden birinin hocası ayağını uzatırken, diğerinin ki gözyaşlarına boğulabiliyor.
Hedef demişken, Kırmızı Grup'ta Altınordu'nun, Beyaz Grup'ta ise Göztepe'nin çabasını es geçmeyelim. Ve gerilimden bahsedeceksek Aydınspor 1923 ile Göztepe arasında oynanan mücadeledeki gerilime de değinelim. Ancak önce Altınordu. Şeytanlar en yakın rakibinin 6 puan önünde. Adım adım şampiyonluğa gidiyor. Ancak 16.400 kişilik Alsancak Stadı'nda sadece 2000 kişi var. Yani "Bizler inandık, siz de inanın" diyebilecek 14.000 İzmirli daha yok mu? Kalan maçlarda bana göre iki kritik maç var. Kızılcahamam ve Pazar maçları. İkisi de düşme potasında. Üstelik ikisi de İzmir'de olacak. Ve soruyorum. Bu maçlarda stat dolmazsa hangi maçta dolacak?
Gelelim Göztepe'ye... Suat Kaya'nın gelişiyle birlikte yenilmez armadalar. Sarıyer beraberliği ve peşisıra Gümüşhane, Tokat, Aydınspor galibiyeti. Aydın'da yaşananlara bakınca ise insanın bir kez daha umudu kırılıyor. Süper Lig'de derbilerde rakip takım taraftarların önce sayısını azaltıp, sonra tamamen kapıların kapanışı gibi iki takım arasında da benzer bir durum yaşanıyor. Yukarıda bahsettiğimiz 4 işleminin diğer ikisi de burada devreye giriyor işte. Statları BÖLME, elinin tersiyle ÇARPMA. Daha sonrası da KIRMA, DÖKME, PARÇALAMA. Sonra birkaç maç ceza. Hadi yine sonra aynısı. Ders alan var mı? Yok Dört işlemin sonucunu da söyleyeyim o halde. Sıfıra sıfır, elde var sıfır.