A.Bilbao önündeki Beşiktaş ile dünkü Beşiktaş arasında dağlar, ovalar, vadiler hatta aklınıza gelebilecek bütün coğrafi şekiller kadar fark vardı. İlk yarıdan başlayalım. Kanadı olmayan Kartal olur mu mesela? Veya şöyle değiştirelim soruyu. Kanatsız kartal uçar mı? Dün uçmayan adeta saha içinde yürüyen bir Kartal izledik. Hal böyle olunca Antalyaspor pençesini göremediği Kartal'dan bir tehdit de göremedi. Chamberlain ve Rashica kağıt üzerinde vardı ama saha üzerinde yoktu. Böylelikle kendi bölgesinden çıkarken zorlanan hatta çıkışlarındaki bazı hataları ile rakibi oyuna sokan bir takım profili çizdiler. Uyumsuz, cılız ataklar ile kümede kalma mücadelesi veren takım görüntüsü tabela adına bir katkı da koyamadı. Bir tek Semih Kılıçsoy'un kişisel çabasını gördük o kadar. Dolayısıyla Antalyaspor'un da oyun kalitesini yükseltemeyişi ile tatsız tuzsuz bir ilk yarı izledik.
TANIMAYA ÇALIŞIYORLAR
İkinci yarı değişikliklerle biraz kıpırdanma oldu ama oyun temposu standardı aşmadı. Gole kadar da yine "Al gülüm, var gülüm" organizasyonları ile geçen sıkıcı bir müsabaka izledik. Gol için tecrübeli ayakların devreye girmesi şart gözüküyordu ki öyle de oldu. Solskjaer kısıtlı kadrosunda İmmobile gibi bir ismi yedek oturtmanın lüks olduğunu fark etmiştir umarım. Fakat yetmedi. Erdal'ın şık golü skoru dengeledi. Bu dengenin yani iki takımın birbirine benzer oyunu sebebiyle pay edilen puanların maçın hakkı olduğunu söylersek kimse itiraz etmez sanırım. Aslında sadece Solskjaer değil Emre Belözoğlu da takımını tanımaya çalıştığı için bu oyun düzeyine şaşmamak lazım. İkisi de bu maç öncesinde sadece bir kez takımlarının başında çıktılar. Deniyorlar... Umut ediyorlar... Bekliyorlar... Beşiktaş için dünkü görüntü feci. Ancak Bilbao maçını düşününce kafalar karışmıyor değil.
