• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Mikroplastik istilası!

ZEKİ HOZER

Mikroplastik istilası!

zeki.hozer@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 08 Haziran 2025

Yapılan klinik çalışmalarda, makro ya da mikroplastiklerin vücuda kolayca absorbe olduğu, başta bilişsel yetenekler olmak üzere davranış değişikliklerine kadar giden bir çok bozukluklara yol açtığı kanıtlanmış durumda. Bu konularla ilgili yaptığı çalışmalar ile ünlü olan Exeter Üniversitesi Ekotoksikoloji uzmanları, arıdan fareye kadar çalışmalarını sürdükleri hayvanlarda, öğrenme güçlüğü, stres ve asosyal davranış şeklinde nöropsikolojik semptomlar tespit ettiler!
Mikroplastikler, düzgün olmayan ya da asimetrik şekilli, boyutları da beş milimetreden küçük olan petrol ve türevleri orijinli maddelerdir.
2000'li yılların başına kadar bunları bilmiyorduk.
Mikroplastiklerin isim babası Plymounth Üniversitesinden Prof. Dr. Richard Thompson. Prof Thompson, mikroplastikleri, birincil ve ikincil mikroplastikler olmak üzere gruplara ayırdı. Amaç, su şişesinden poşetlere kadar çok geniş amaçlarla kullandığımız plastik materyallerin deformasyonu sonucu oluşanlar ile endüstriel kaynaklı olanları ayırt etmekti.
Bilim insanların üzerinde durdukları, her an insanları maruziyet içinde bulunduran çevremizdeki plastik kökenli eşyaların mekanik parçalanma veya güneşin ultraviyolesi gibi dış etkenler yüzünden aşınmaları sonucu zamanla daha küçük plastiktiklere ve nihayetinde de mikroplastiklere dönüşen, sonrasında da vücuda absorbe olarak hastalıklara yol açan süreç!

VAHİM DURUM
Bilimsel olarak, bu vahim durum sözcüklerle ortaya konduğunda insanları şoke etmeyebilir ancak gıdadan inşaat ve otomobil endüstrisine, günlük rutinimiz içinde o kadar çok üründe plastik var ki, bu parçacıklarla etkileşimimizi bloke etmek mümkün değil. Plastik materyaller kullanım ömürlerini tamamlayıp aşınmaya başladıkça, havaya, suya, toprağa karışıp tekrar bir döngü içinde insanlara geri dönüyor. Beyin dahil tüm organlarımızda bunları tespit edebiliyoruz.
Beyni özellikle vurguladım, çünkü bu organı koruyan bir kan-beyin bariyeri sayesinde mikroplastiklerin geçemiyecekleri öngörülüyordu,ancak geçen ay açıklanan en yeni klinik çalışmalar, bunun böyle olmadığını gösterdi! Artık bir çok küresel öneme haiz hastanelerde, mikroplastik semptomları araştıran ekotoksik hastalıklar üniteleri açılıyor ve check up servislerinde kandaki ya da dışkıdaki mikroplastik miktarı tespitine önem veriliyor.

NELER YAPILMALI?
Makaleyi buraya kadar okuyanlar, mikroplastik maruziyetini nasıl azaltabilirim diye endişeli bir düşünceye kapılmış olabilir. Endişelenmekte haklısınız çünkü bu konuda umut vadeden bir şeyler söylermek çok zor. Eğer prensiplerine çok bağlı bir yaşam iradesi içinde iseniz, hayatınızdan çok lezzetli ama yüksek mikroplastik konsantrasyonuna sahip hazır ya da işlenmiş gıdaları çıkarabilir, evinize soktuğunuz tüm yiyecekleri bir yıkama işleminden geçirebilir, poşet çay ve bitki çayı içmeyebilisiniz.
Tüm mutfak eşyalarınızı gözden geçirip cam eşyadan olanlarla değiştirebilirsiniz. Evin içindeki mobilyalarınızdaki plastik içerikleri hatırlatmıyorum bile!
Sadece günlük temizlik rutinimizde olan otomatik makinalarla ortalığı süpürmek bile, mikroplastik konsantrasyonu bir kaç kat arttırıyor!

NANOTEKNOLOJİ
Bu konu, bireysel önleyici tedbirlerle başedilemeyecek kadar yaygın bir problem. Siz mikroplastikten izole bir yaşam kursanız bile, havaya veya toprağa karışan nanoplastiklerden kurtulamazsınız! Yukarıda anlattığımız suda çözünmeyen mikroplastiklerin boyutları bir mikrondan daha küçük olanlarına nanoplastik deniyor.
Birkaç yıl önce, değişik sosyoekonomik ve kültürel topluluklar içindeki gebeler üzerinde A.Ragusa ve arkadaşlarının yaptıkları klinik çalışma sonuçlarına göre, altı gebe kadının dördünde, plasentaları içinde mikroplastik partikülleri tespit edildi.
Sonuçta, mikroplastik ve nanoplastikler, çevresel bir küresel tehdit ve başta insanlar olmak üzere tüm canlılar için toksik hastalık etkeni. Ekosistemi ve yaşam habitatını bozan, besinler ya da solunum yolu ile canlı hücrelere absorbe olup başta enfeksiyon ve inflamasyon olmak üzere akut ve kronik hastalıklara yol açan bu polimerler ile insanlık on yıllar boyunca uğraşmaya devam edecek, ne yazık ki!
Gerçi bu ay, ülkemizin de ortak üye statüsünde olduğu Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi CERN'de yapılan bir deneyde, tüm ilkçağ ve Ortaçağ Simyacıların hayali olan iki kurşunun (Pb208) üç protonu 'yakın ıskalama' ile yerinden koparılarak 79 protonlu altın (Au197) elde edildi! Miktar çok küçüktü, 29 pikogram yani bir gramın otuz trilyonda biri! Bakarsınız bilim insanları, mikroplastiği vücuttan ayıracak nanoteknolojik bir filtre geliştirir. Yoksa yapay zekadan önce insanlığın sonunu mikroplastik istilası getirecek!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.