• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Giriş Tarihi: 18 Mayıs 2025

İlkbahar ile birlikte daha görünür hale gelen karıncalar sosyal böceklerdir. Sanılanın aksine arılar ise sadece özel durumlarda sosyal davranış kotlarına sahiptir. Bunun kanıtı için araştırma yapmaya gerek duymazsınız çünkü bir tek karınca bile yalnız yaşamazken, sayısı on binleri bulan arı türleri içinde sadece beş yüz tür topluluk oluşturur!
Karıncaların hepsine yakını, toprağı oyup içinde topluluk halinde yaşayan iğne zar kanatlılardır. Kanat bilgisi şaşırtmış olabilir. Kraliçe, doğurucular, işçiler gibi birçok cinsler arasında sadece erkek ve dişilerin kanatları vardır, bu kanatlar da ikisi arasındaki ilk birleşme sonrası düşerler.
Genel olarak Les Dorylina, Les Cerapachina, Les Ponerina, Les Leptallina, Les Pseudomyrmina, Les Dolchoderina, Les Myrmicina ve Les Formicina şeklinde sekiz alt tür grubu altında incelenirler. Sadece son ikisi yani Myrmicina ve Formicina cinsine dünyanın her yerinde rastlarız, diğerleri sadece ekvator ve ekvator altı coğrafyada yaşar.
Karıncalar, TR Schultz'un 'in search of ant ancestors' başlıklı makalesinde yazdığına göre yeryüzündeki kara hayvan biyokütlesinin yaklaşık %15 ila 25'ini oluşturmaktadırlar ki bu makalenin kaleme alındığı gün 8 milyar 218 milyon 317 bin nüfusa sahip insanların, 0.006 Gt C ile sadece % 3'lük bir orana sahip olduğunu burada belirtelim! Bu, milyonlarca yıl süren karınca yaşamında, adaptasyon kabiliyeti, sosyal örgütlenme gücü ve kaynaklardan maksimum yararlanma yetenekleri ile nasıl muazzam bir evrim geçirildiğinin açık kanıtı gibidir.

DÜNYAYA YAYILDI
Milyonlarca yıldan bahsetmem elbette boşuna değil. Karıncalar Kretase Döneminin ortalarında yani 110 ila 130 milyon yıl önce ataları olan bir tür yaban arısı benzeri Ponerina'lardan türeyerek, çicekli bitkilerin ortaya çıkışı ile tüm dünyaya yayılmışlardır. Her biri kendine özgü karakter taşıyan ve farklı davranış kalıpları gösteren altı binin üzerindeki çeşitleri ile karıncaların üzerinde ilk çalışmaları yapan bilginler arasında Pierre Huber dikkati çeker. 1810 yılında kaleme aldığı 'yerli karıncalar üzerine araştırmalar' kitabı, yüzyıllarca karıncalara dair başucu eseri olarak kabul edilmiştir. Ama Reaumure, bu bilim dalının babasıdır. Tam ismi Rene-Antoine Ferchault de Reaumur olan ve 1683 ila 1757 yılları arasında yaşayan bu Fransız doğa bilimci, 1742 yılında yayınladığı altı ciltlik böcek bilimi kitabı ile ün salmıştır. Amerikalı karınca bilimci V.M. Wheeler, bu eserin orijinal el yazılı Fransızca nüshasını 1925 yılında bulup çevirisini basmıştı. Lewenhoeck, Forel, Wasman, Charles Janet, C. Emery ve Charles Bonnet gibi diğer önemli bilginlerin isimlerini de burada zikredelim.
Bir karınca topluluğuna baktığımızda, esas olarak on yıl yaşayan kraliçeleri yani doğurucu dişileri, sayılamayacak kadar çok olan işçileri, çok az sayıdaki erkek karıncaları görürüz. Arılar ve termitlerde olduğu gibi tek bir kraliçe yoktur karıncalarda, topluluğun kaderini etkileyecek ve yönlendirecek kadar ya da gerektiği kadar doğurucu dişi karınca yer alır. Bunlar ikiden elliye kadar olabilir. Her karıncanın görevi bellidir, tartışılmaz kurallar silsilesi içinde karışık sosyal örüntülerini devam ettirirler ve bugün itibari ile tam çözmüş olmasak da farklı bir elektromanyetik ya da enerji ağı içinde düzenlerini kusursuz devam ettirirler.

İLHAM OLDU
Hatta bu kusursuzluk, John Sudd ve Nigel Franks'ın kaleme aldığı popüler 'Karıncaların Davranışsal Ekolojisi' isimli kitaplarının etkisiyle bilim kurgu yönetmenlerinin de ilgisini çekmiş, HG Wells'in 'Karıncalar İmparatorluğu' adlı kısa öyküsünden Mayo Simon'un senaryolaştırdığı, yönetmen koltuğuna Saul Bass'ın oturduğu kült bir filme esin olmuştur: Phase IV... Tahmin edeceğiniz gibi konu karıncaların hızlı bir evrim ile insanlarla savaşıp dünyaya hakim olmasıdır ancak filmin sonunda anlaşılır ki, karıncaların planı insan ırkını yok etmek değildir, onları köleleştirerek karıncalar dünyasının bir parçası haline getirmektir!
Karınca türleri arasında asalaklık, kölelik, ortakçılık ve karşılıklılık tarzında ilişkiler söz konusudur ve kendi aralarında da koku, görme, titreşim algılama ve tat gibi iletişim yöntemlerini kullanırlar. Tüm bunların içinde kimyasal sinyallerle geliştirdikleri özel bir dil geliştirmişlerdir. Bunu alomenler ve fenomenler ile yaparlar. Böylece düşman saldırısından yiyecek bulmaya kadar birçok konu için özel kimyasal salgılar çıkarıp sinyaller vererek haberleşirler. Aralarında antenleri vasıtası ile birbirine dokunarak da tanıma dahil birçok iletişim gereksinimini giderirler.
Karınları üç bölümden oluşur. İlk kısım pompa gibi besinleri emer, ikinci bölüm besinleri bozulmadan korur, hatta genişleyerek kursak gibi depo görevi de yapar,üçüncü kısım ise gerçek midedir ve besinleri burada sindirebilirler. Karınca yuva içindeki aç bir arkadaşına karşı son derece naziktir, ona yaklaşır, depoladığı besini onun ağzına boşaltır, buna trofalazi denir. Trofalazi yani boşalma, karınca için büyük bir mutluluk kaynağıdır ve kursağını yani sosyal cebini boşalttıktan sonra neşe içinde işinin başına döner!

AÇ OLANI YOK
Dünya'da insanlığın vücuda getirdiği günümüz uygarlığında, hesaplara göre 733 milyon insan açlık sınırında yaşıyor. Birleşmiş Milletler (BM) 2024 Gıda Güvenliği ve Beslenme Raporu SOFI, her on kişiden biri ama Afrika'da her beş kişiden birinin açlıkla mücadele etmek durumunda olduğunu söylüyor!
Bugünlerde evinizde ya da balkonlarınızda rastlayacağınız hiçbir karınca kolonisinde, aç bir karıncanın olmadığını bilmek belki içinizi ısıtır!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.