Tüm gazete ve yayın organlarındaki gündem maddelerine göz gezdirdiğimde, gördüğüm tek şey, yetişkin insanların hinterlandında alışılagelmiş vasatlıkta siyasi, ekonomik ya da sosyal haberler.
Hele küresel siyaset dinamikleri, tam bir hayal kırıklığı şeklinde süreçlere haiz. Üstelik bunu gerçekleştiren ana figürler örneğin Putin, Trump ve ŞiPing herhangi bir sektörün istihdamını asla düşünemeyeceği ileri yaşlardalar... Birçok ülkede, onların yaşlarında tapu ya da noterde bir resmi işlem yapmaları halinde, rutin olarak akıl sağlığı raporu isteniyor!
ATIF YAPMAK
Bu konjonktürde, çocuklarımıza dair sorunlar da kolaylıkla göz ardı ediliyor. Elbette, ulusal kamu otoritelerine bakarsak, tıpkı TÜİK ekonomik verileri gibi her şey yolunda ve hedeflendiği gibi. Örneğin Milli Eğitim Bakanlığımız, önümüzdeki eğitim döneminde, artık hiç bir Avrupa ülkesinde uygulanmayan sabit forma ile okula gelineceği kararının basın bültenini servis ediyor.
Allah'tan UNİCEF gibi kuruluşlar ile reel durumu tespit etme şansımız var. Unicef, 2050 yılına kadar demografik değişimler, teknolojik eşitsizlik, iklim ve çevre krizleri dahil üç büyük küresel etkenin çocukların yaşamını radikal bir şekilde etkileyeceğini vurguluyor.
Genel Direktör Catherine Russal, iklim şoklarından çevrimiçi tehlikelere kadar çok sayıda kriz ile karşı karşıya çocuklar derken, yukarıda saydığımız dünya liderlerine atıf yapmaktan kendini alamıyor: Dünya liderleri, bugün aldıkları ya da alamadıkları kararlar ile, çocuklara miras kalacak dünyayı şekillendirecek".
İYİ BİR GELECEK
Halihazırda çocuklara daha iyi bir gelecek sağlamak için hayal edilenden çok daha fazlasını yapmak gerekecek. 2050 ila 2059 yılları arasındaki on yılı projekte eden çalışmalar, bugün yaşadığımız zaman peryoduna göre sekiz kat daha fazla çocuğun aşırı sıcak hava dalgalarına maruziyetini ortaya koyuyor.
Üç kat daha fazla nehir taşkını olacak ve iki kattan daha fazla orman yangını söz konusu olacak. Tüm bunlardan çocuklar, yaşları, sağlıkları, kaynaklara erişim imkanları ve sosyo- ekonomik durumlarına göre az ya da çok etkilenecekler.
UNİCEF RAPORU
Ülkemizde geçen hafta Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve orta öğretim okullarında karne alarak yaz tatiline giren öğrenci sayısı yaklaşık yirmi milyon civarında... Ve tam da öğrenciler okullarını tamamlamışken, UNICEF, her beş yılda bir yayımladığı, üye ülkelerin 'çocuk refahı' raporunu tedavüle sürdü.
Burada vurgulanan refah, çocuğun ruh sağlığı, fiziksel sağlığı ve becerilerini geliştirebilme olanakları bağlamında ele alınıyor ve tanımlanıyor.
Maalesef, ülkemiz için dile getirilen veri setleri hiç de iç acıcı değil. Türk çocukları hem küresel yarışta geriler hem de ülkeye özgü bitmeyen siyasi, kültürel ve ekonomik iç sorunların ebeveynlerine etkisinin sekonder ek stresleri ile başetmek durumundalar.. Bu rapora göre çocuklarımız akademik başarı skalaları alt sıradalar. Sıralamanın birinciliğini Hollandalı çocuklar almış. Onları da Portekiz, Japon ve Yunan çocukları takip ediyor.
BECERİLER KATEGORİSİ
Beceriler kategorisi ise PİSA gibi sınavlar kapsamında elde edilen sonuçlara göre puanlanıyor. Bu klasmanda lider ülkeler İrlanda, Hırvatistan ve Slovenya. Bu araştırma, fiziken Japon, ruh sağlığı açısından da Hollandalı çocukların en iyi durumda olduğunu gösteriyor.
Raporda duygusal ve sosyal beceriler de ayrı bir başlık altında irdelenmiş.Grup ya da sosyal aidiyat içinde, mutlu, empatik yetenekleri yüksek çocuklar yüksek yaşam memnuniyeti sınıfı içine alınmış ve tahmin edeceğiniz gibi bu kategoride de ülkemiz son sırayı kimseye kaptırmamış!
Belki bir durum tespiti yapar ve yapay zeka dahil yeni teknolojiler kullanılarak hedef odaklı eylem planları için çalışmalara hiç zaman kaybetmeden başlarlar diye düşünmek istiyoruz. Ama umarız, 2025-2026 eğitim, öğretim dönemi başlamadan,UNICEF'in çok önemli raporunun gereğini yapmak,ana gündemlerindeki bir kaç konu arasında olur diye umut ediyoruz...
