Hafta arası İzmir'de olan ve çok güzel vakit geçirdiğimiz vazgeçilmezim Yüksel (Uzel) ile sabah Swissotel'de kahvelerimizi içip Radika'mıza gittik. Ödülünü aldıktan sonra her gün takıldığım Filiz yine harikalar yarattı. Yüksel, Güney Afrika'ya transfer için bol bol görüştü, yemekler muhteşemdi yine. Hiç belli olmaz, Türk yemeklerini oralarda tanıtıp, bize de Afrika menüsünü sunarsa hiç şaşırmam.BALIK KEYFİ
Her zamanki gibi İstanbul-İzmir hattım devam ediyor. Çok da mutlu ediyor beni bu durum. Geçtiğimiz hafta tam 3 kez gidip geldim. Hepsinin de bir sebebi vardı tabii ki. Selma'mda kaldım bu kez. Ev açmaya lüzum yok dedi. Emir tepeden gelince Astoria evim oldu. En iyi geçindiğim 5 dostum varsa biridir benim canım kardeşim. Cumartesi gecesi öbür dostum Ahu'm (Aysal), Miss Boleyn'imiz Ece (Şirin), Heves (Ekinci) ki çok özlemişim, Papermoon'a yemeğe gittik. Bir yer bozulmazsa bozulmuyor. Aynı ilk günü gibi harika idi her ama her şey... Öyle bir restoranda balık güzel olur, ama balıkçıyla kıyas ile muhteşem olmaz. Burada muhteşem...
MARİFET DEĞİL
Hafta başı bu aralar Bodrum Grand Yazıcı Beach Otel'in iç mimarisini üstlenen arkadaşım İlknur Namlı Saraç İstanbul'a geldi. Tabii ki Teşvikiye Reasürans'ta buluştuk. Aşşkk kafede sohbetlerken gruba Cemil'im (İpekçi) katıldı. Yine vazgeçilmezlerimden Feza (Kırcal) da ekipte olunca tahmin edersiniz ne masa oldu, kaç çay içildi kaç kukis yendi, saati kaç ettik. Ardından Midpoint derken gece son uçağa zor yetiştik.
SADECE GEZMEK Mİ?
Sizden ricam şu adam devamlı geziyor, devamlı yiyor içiyor diye düşünmeyin. Çalışma saatlerimi yazıp canınızı sıkmak marifet değil diye düşündüğümden neşeli şeyleri iletmek tabii ki daha çok hoşuma gidiyor.