• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Sinüzit kışı seviyor FİLİZ İÇKE ÖNAL

Sinüzit kışı seviyor

filizicke@hotmail.com Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 07.02.2013, 00:00
Sinüzit vakalarının kış aylarında daha çok görüldüğünü dile getiren Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Fırat Demirtaşoğlu, bu durumun en önemli nedeninin kışın gribe daha çok yakalanmamız olduğunu söylüyor. Op. Dr. Demirtaşoğlu, "Grip, sinüziti tetikler. Kronik sinüziti olan bir hastada nezle-grip geliştiği takdirde, tabloya akut sinüzit de eklenir. Dolayısıyla gribal enfeksiyonlarının artması nedeniyle kışın sinüzit atakları da daha fazla olur" diyor. Özel Ento Kulak Burun Boğaz Dal Merkezi hekimlerinden Op. Dr. Fırat Demirtaşoğlu ile sinüziti ve tedavisini konuştuk.
-Sinüzit nedir?
Kafa kemikleri içerisindeki havalı boşlukların tamamına "sinüs" diyoruz. Sinüsler çok küçük deliklerle burun içerisine açılıyor. Aldığımız havayı nemlendirip ısıtmaya yarayan bu yapıların enfeksiyonlarını da "sinüzit" olarak adlandırıyoruz.
-Sinüzitin yol açtığı şikayetler nelerdir?
Halk arasında en sık dile getirilen şikayet baş ağrısıdır ama bunun dışında burun tıkanıklığı, geniz akıntısı ve ağız kokusu da önemli sinüzit bulgularıdır.
-Sinüzitten kaynaklanan baş ağrılarının karakteristik bir özelliği var mı?
Sinüzit baş ağrısı tipik olarak sabahları olur. Tüm gece boyunca yatan hastada, sinüslerin içine iltihap dolar. Sabah kalkınca şiddetli baş ağrısı ile uyanır hastalar. Ama bu, tipik bir sinüzit bulgusu. Atipik baş ağrıları da olabilir. Örneğin baş ağrısı gün boyu da devam edebilir, akşama doğru ağrı artabilir... Bu nedenle "Bu sinüzit ağrısıdır" diyerek sınırlandırmak mümkün değil. Genelde sinüzit hastalarında baş ağrısı ile birlikte kafada bir dolgunluk hissi de olur. Bunun dışında diğer baş ağrılarından çok belirgin bir farkı yoktur. Enfekte olan sinüse göre baş ağrısının lokalizasyonu da değişebilir. Örneğin "sfenoid sinüs" dediğimiz sinüsün enfeksiyonunda ensede ağrı hissedilir, etmoid sinüzitlerde gözde ağrı olabilir...
-Sinüzit, uzayan nezle ve griple de yakından ilişkili değil mi?
Sinüzitleri akut ve kronik sinüzit olmak üzere iki grupta inceliyoruz. Altı aydan uzun süreli sinüzitlere "kronik sinüzit" diyoruz. Kronik sinüzitin bulguları daha azdır. Şikayet yaratan, daha çok akut sinüzittir. Akut sinüzit de basit bir gribal enfeksiyon sırasında bile oluşabilir.
Sinüsler burundan ayrı değil, burnun içinde olan yapılar. Gribal enfeksiyon burundan başladığı için, sinüsler de bu durumdan çok kolay etkilenebiliyor. Normal şartlar altında sinüzit, iyi bir tedavi ile gribal enfeksiyonla birlikte sonlanır. Bu bir haftalık bir süreç. Eğer inatçı seyrediyorsa, geçmiyorsa, hastada sinüslerdeki enfeksiyonun dağılmasını engelleyen kemik eğriliği veya burun etlerinde büyüme gibi anatomik bir anormallik var demektir. Bunu anlamak için de muayenenin yanı sıra tomografi çekimi yapılır ve sonuca göre karar verilir.
-Sinüzit tanısı nasıl konulur?
Bugün için sinüzitin tanısında altın standart "paranazal sinüs tomografisi"dir. Akut sinüzitte bu çok gerekli değil. Akut sinüzit muayene sırasında da tespit edilebilir. Kronik sinüzitten şüphelenilen hastalarda ise mutlaka paranazal sinüzit BT çektirilir.
-Özellikle sinüzite yatkınlığı olan kişiler var mı?
Evet. Doğumsal ya da sonradan edinilmiş burunda kemik eğriliği olan hastalar, burun içinde "konka" dediğimiz yapıları normalden büyük olan hastalar, allerjik hastalar, özellikle belirgin allerjik riniti olanlar ve polipi olan hastalar sinüzite daha da yatkın kişilerdir.
Polipler de sinüslerin tıkanmasına sebep olur. Nazal polip, özellikle bazı hastalarda astımla birlikte seyreder. Bu durum çok sıkıntılıdır. Halk arasında "Ameliyat oldu ama sinüzit tekrar etti" denilen hastalar bu hastalardır. Çünkü nazal polip, kişi ameliyat olsa da birkaç senede bir tekrar etme özelliğine sahiptir.
Bazı edinsel rahatsızlıkları olan ya da kromozom anomalisi olan çocuklarda da kronik sinüzite daha çok rastlanır. Bunlar inatçı, tedaviye yanıt vermeyen zor sinüzitlerdir genellikle. Bir de çocuklarda özellikle geniz etine bağlı olarak yineleyen sinüzitler gözlenebilir. Bunun tedavisinde daha çok geniz etine yönelmek gerekir.
-Sigara, sinüzit oluşumunda etkili mi?
Uzun süre sigara kullanan hastalarda, solunum yollarındaki mukosilier aktivitede ciddi bozulma meydana geliyor. Mukosilier aktivite şudur: Burundaki salgılar burun içerisinde belli bir yolu izleyerek ve burun içerisindeki kamçı şeklindeki siliaların hareketleriyle genize akar ve biz onları yutarız. Bu, bir yetişkin için iki litreye yakın bir sekresyondur ve bir yetişkin bunu yutmak için günde yaklaşık 2000 kere yutkunur. Bu silier aktivite bozulduğu zaman silialar, yani kamçılar hareket etmediği zaman, bu akıntı sekteye uğrar ve akamaz. Akamadığı zaman birikmeye ve koyulaşmaya başlar. Bu durum da sinüzit gelişimini kolaylaştırır.
-Koyu kıvamlı ve sarı-yeşil renkte burun akıntısı sinüzitin bir habercisi mi?
Tabii. Sinüzit koyu kıvamlı akıntıların da gözlemlendiği bir rahatsızlık. Özellikle kronik sinüzitte sürekli tekrarlayan koyu kıvamlı geniz akıntıları hastaların en sık dile getirdiği şikayetlerden biridir. Ama her geniz akıntısının sinüzit olmayabileceği de unutulmamalıdır.
-Kışın artıyor mu sinüzit vakaları?
Kesinlikle. Kışın grip artıyor. Grip, sinüziti tetikleyen bir şey. Kronik sinüzit de akut sinüzit ataklarını tetikler. Kronik sinüzitin akut sinüzite göre atakları daha azdır, baş ağrısı daha azdır. Genellikle kronik sinüzit hastalarının en önemli şikayeti kafada bir dolgunluk hissi ve geniz akıntısıdır. Ama kronik sinüziti olan bir hastada nezle-grip geliştiği takdirde, tabloya akut sinüzit de eklenir. Yani şiddetli bir sinüzit atağı da gözlenir. Dolayısıyla gribal enfeksiyonlarının artması nedeniyle kışın sinüzit atakları da daha fazla olur.
-Islak saç, sinüzit nedeni midir?
Bu çok büyük bir efsane. Islak saçla dışarıya çıkmak, soğukta, rüzgarda kalmak daha çok gerilim tipi baş ağrılarının sebebidir. Sinüzitle şöyle bir ilgisi olabilir: Eğer hasta ıslak saçla dışarı çıkar da vücut direncini düşürüp gribal enfeksiyona yakalanırsa bu durum sinüziti tetikleyebilir. Ama hastaların çoğunun dediği gibi "Sabah ıslak saçla çıktım, öğlen başım ağrıdı" durumu sinüzit değil, gerginlik tipi baş ağrılarında gözlenen bir şeydir.
-Sinüzit nasıl tedavi edilir?
Akut, yani kısa sürede oluşmuş sinüzitin tedavisi, hastanın muayene bulgularına göre ilaç tedavisidir. Ama sinüzit ilaç tedavisine yanıt vermiyorsa ve sık tekrarlıyorsa, uzun süreli ise ya da burunda sinüzite sebep olacak kemik eğriliği, konka büyümesi, polip gibi anatomik anormallikler varsa burada cerrahi tedavi ön planda düşünülür. Çünkü böyle bir durumda ilaç tedavisi ile sinüzit baskılansa bile hastalığa sebep olan anatomik bir problem varsa, sinüzit yine tekrarlayacaktır.
-Sinüzit ameliyatları hakkında bilgi verir misiniz?
Bugün için sinüzit ameliyatları, burun kemiği eğriliği veya konka ameliyatları, eskiye oranla çok daha basit ameliyatlar ve iyileşme çok daha kısa sürede olabiliyor. Birçok hekim artık tamponsuz cerrahiler yapmaya başladı. Burun ameliyatlarının en büyük efsanesi olan, tamponun burnu tamamen doldurması, burnun ödemlenmesi, ağrıması artık çok eskide kaldı. Günümüzde çok değişik materyaller var tampon olarak kullanılabilen. Silikon yapıda materyaller var, sadece sütür atarak tampon kullanmadan cerrahi yapılabiliyor... "Klasik sinüs cerrahisi" diye bir şey kalmadı diyebiliriz. Çok ciddi bir zorunluluk olmadığı sürece, artık açık cerrahi yapılmıyor ve sinüzit cerrahisi endoskopik (kapalı) cerrahi ile yapılıyor.

İşgücü kaybı sadece iki gün
-Cerrahiden sonra hastanın normal yaşama dönmesi ve şikayetlerden kurtulması ne kadar sürer?

Sinüzit veya burun kemiği eğriliği ameliyatından sonra hastanın normal yaşama dönmesi üçüncü gündür. Üçüncü gün işine başlayabilir. Ama tamamen iyileşmesi, problemlerin tamamen çözülmesi ve hastanın çok rahat nefes alabilmesi için yaklaşık bir 10-15 günlük bir süreç gerektirir. Ama işgücü kaybı yaratacak süre iki gündür. İyileşme sürecinde içiliyorsa, mümkün olduğunca sigaradan uzak durulmasını istiyoruz. Bunun dışında burnun darbelerden korunması çok önemli. Ayrıca kan sulandırıcı ilaçların belli bir süre kullanılmaması ve hastanın sümkürmemesi gerekir. Bunun dışında herhagi bir yasak, sınırlama yok.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA