• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ABDURRAHİM ŞENOCAK

Çözüm sürecinde sona yaklaşıyoruz

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 07.03.2015, 00:00
Postmodern darbeyle özdeşleşen 28 Şubat, bu kez barış sürecindeki en önemli dönüm noktalarından biri olarak hatırlanacak. Tüm darbe girişimlerinin ortak mağduru, dindarlar ve Kürtler olmuştur. Toplumu yıllardır irtica ve bölünme tehditleriyle korkutan vesayetçi çevreler, hem Türklerin hem de Kürtlerin çektiği sıkıntıların kaynağıdır. Zira vesayet sisteminden nemalananlar, PKK terör örgütünün gelişip büyümesine ortam hazırlayan politikaları hayata geçirmiş, aynı zamanda terörle mücadele bahanesiyle bu süreçten ekonomik ve politik güç devşirmiştir. Bu nedenledir ki, vesayet sisteminin sona ermesiyle toplumsal barış sürecinde önemli adımlar atılabilmiştir.
Çözüm süreci, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakan sıfatıyla 2005'te Diyarbakır'da yaptığı tarihi konuşmayla başlamıştı. Hükümetimiz, her türlü riski göze alarak bu süreci nihayete erdirme azim ve kararlılığını göstermiştir. AK Parti'nin çözüm sürecinde geliştirdiği stratejilerin mimarlarından Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Prof. Dr. Beşir Atalay, 2014'ün son aylarında "çözüm sürecinin hedefinin silahsızlandırma" olduğunu açıkladığında, bazı kesimler bunu hayal olarak nitelemişlerdi. Hayal gerçek oldu ve bugün artık silahların bırakılması noktasına geldik. Nitekim Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve İçişleri Bakanı Efkan Ala, HDP heyetiyle birlikte kameralar önünde silahsızlanma çağrısını açıklayarak süreçte sona doğru yaklaştığımızı ilan ettiler.

ÇÖZÜM SÜRECİ, SEÇİM YATIRIMI DEĞİLDİR
AK Parti, Kürt vatandaşlarımızın demokratik haklarına kavuşmasını ve kardeşin kardeşi öldürdüğü acımasız terörün sona ermesini, bir seçim malzemesi olarak görmemektedir. AK Parti, ülkemizin demokratikleşebilmesi için dindarların, Alevilerin ve Kürtlerin demokratik haklarının verilmesinin olmazsa olmaz bir şart olduğunu gayet iyi bilmektedir. Bundan dolayıdır ki, AK Parti'nin Türkiye'nin temel sorunlarını çözme konusunda gösterdiği kararlılık ve ortaya koyduğu irade, milletimiz tarafından görülmüş ve her seçimde desteklenerek onaylanmıştır.

BEYAZ TÜRKLER RAHATSIZ
Sol-liberal veya Beyaz Türk olarak adlandırılan çevrelerin, cumartesi gününden beri iyice kristalize olan tuhaf tavırlarıyla karşı karşıyayız. Başından beri çözüm sürecine üstten bakan, "biz olmadan bu meseleyi çözemezsiniz" diyen ve barış sürecinde atılan adımları küçümseyen bazı aydınlarımız, şimdi "Kürtler bizi satıyor mu?" gibi garip sorular soruyor.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanımız Ahmet Davutoğlu'nun bu meseleyi çözecek olmaları ve onlara karşı duydukları nefret, Beyaz Türkleri akıl almaz pozisyonlara savuruyor. Bu çevreler, Dolmabahçe'den yükselen silahsızlanma çağrısını ortadan kaldırmak için ellerinden geleni yapmaya hazır gibi görünüyorlar. Dağa çıkmayı düşünenler bile varmış!
Dünyanın başka bir yerinde, kendi halkına bu denli yabancılaşmış bir aydın zümresi var mıdır? Hiç zannetmiyoruz. Peki, kendi kişisel hırslarını ve çıkarlarını ülkelerinin çıkarlarının önüne geçirenlere, aydın sıfatı verilen başka bir ülke var mıdır?
Acaba Beyaz Türkler, çözüm sürecinin başarıya ulaşmasıyla, Türkiye'nin yeni bir Anayasa yapıp Başkanlık Sistemi'ne geçme ihtimalinden mi korkuyor?

Kılıçdaroğlu'nun hedefi: Ana muhalefet pozisyonunu korumak

Hürriyet Gazetesi yazarları ile "Liderler Buluşması" adı altında düzenlenen toplantılarda CHP liderini konuk eden Aydın Doğan, Kılıçdaroğlu'nun "seçimde hedefimiz yüzde 35" açıklaması karşısında şaşkınlığa uğramış. Aslında bu hedef, Kılıçdaroğlu'nun iktidara gelmekten umudunu kestiğini açık bir şekilde ortaya koyuyor. Milletvekilliği aday adaylığı konusunda CHP'ye bazı illerde bir, bazı illerde ise hiçbir başvurunun olmaması da bunun açık bir kanıtı değil mi? Gazete ve televizyonlarında her gün CHP'lileri gören Aydın Doğan'ın şaşkınlığa uğraması normal olsa gerek.

Yarın Dünya Kadınlar Günü ama...


İnsan hakları konusunda kaydettiğimiz tüm ilerlemelere ve her türlü yasal düzenlemeye rağmen, ne yazık ki kadınlara yönelik şiddet eylemleri konusunda istenilen noktaya bir türlü ulaşamadık. Dünyada ve ülkemizde kadına yönelik giderek artan şiddet konusunda uzmanların yaptığı sosyolojik, psikolojik ve kültürel açıklamalar ve inzibati tedbirler sorunu ortadan kaldırmada yetersiz kalmaktadır. Bu yıl da kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin gazete manşetlerinden düşmediği bir ortamda ve nutuklar atarak "Dünya Kadınlar Günü"nü kutlayacağız.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA