Doğa hepimizin ortak varlığıdır. Bu nedenle toplumda doğayı sahiplenme ve onu koruma duygusunun geliştirilmesi gerekmektedir. Çevreyi koruma konusunda atılacak ilk adım doğal kaynakları bilinçli ve tutumlu bir biçimde kullanmaktır. Doğal kaynaklar kapsamında su, termal enerji, fosil yakıtlar, ormanlar ve bitki örtüsü yer almaktadır. Çevreyi ve doğayı koruma konusunda özellikle su ve enerji tasarrufu büyük bir önem taşımaktadır. Doğayı korumaya yönelik hepimize önemli görevler düşmektedir.
Yerkürenin Doğal Dengesi
Atık yönetimi ve atıkların yeniden değerlendirilmesi teknolojik bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Meydana gelen atıkların çevreye ve insan sağlığına zarar vermemesi için bilinçli yöntemlerle toplanması, ayrıştırılması ve yeniden değerlendirilmesi zorunlu olmaktadır. Bu konuda şöyle bir örnek verilmektedir: bir ton atık kağıt yeniden değerlendirildiğinde 17 orta boy ağacın kesilmesi gerekmemektedir.
İnsanların sebep olduğu çevre kirliliği yerkürenin ekolojik dengesini bozmaktadır. Öyle ki, bozulan doğal denge geri dönüşü olmayan bir takım değişimleri de beraberinde getirmektedir. Mevsimler giderek özelliklerini yitirmektedir. Kutuplarda buzullar daha hızlı erimektedir. Verimli topraklar susuzluk ve kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktadır. Doğadaki bu değişim canlı varlıkların geleceği açısından büyük bir risk oluşturmaktadır. Doğada bozulan dengelerin yeniden kurulabilmesi ve küresel ısınmanın önlenmesi hiç de kolay bir süreç değildir.
Doğayı koruma açısından ülkemizdeki orman varlığı büyük bir önem taşımaktadır. Ormanlar pis havayı temizlemekte, insanların beden ve ruh sağlığı üzerinde olumlu etkiler yapmaktadır. Havadaki oksijen oranı yüzde 21 civarında bulunmaktadır. Bunun yüzde 56'sını ormanlar üretmektedir. Ormanlar ayrıca yeraltı sularının birikmesine de yardımcı olmakta ve barajların ekonomik ömrünü uzatmaktadır. Bu örnekler göstermektedir ki, ormanların ülkedeki su varlığı ve doğa üzerinde de çok olumlu etkileri bulunmaktadır.
Küresel iklim değişikliği canlıların yaşamını olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle kurak bölgelerdeki su sıkıntısı daha da artmaktadır. Bazı bölgelerde beklenmedik seller ve su baskınları olmaktadır. Türkiye'de küresel iklim değişikliğinin etkileri su kaynaklarının azalması, kuraklık ve tarımda verimliliğin düşmesi olarak kendini göstermektedir. Küresel ısınmayı önlemek söz konusu değildir. Ancak onun etkilerini azaltmak için bilinçli çabalar harcamak elimizdedir.
Çevreyi ve Doğayı Koruma
Dünya tüm insanların ortak barınağıdır. Çevreyi kirleten her bireyin peşine bir görevli koymak ve çevreyi böyle temiz tutmak söz konusu olmamaktadır. Ayrıca suyu, enerjiyi ve doğal kaynakları bilinçsizce tüketen bireylere karşı tek tek önlemler almak da yeterli olmamaktadır. Ancak duyarlı, sosyal sorumluluk duygusu gelişmiş bireylerle çevre ve doğa korunabilmekte ve daha sağlıklı bir ortam sağlanabilmektedir. Gelecek kuşaklara daha yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için çevreyi ve doğayı korumaya özen göstermek zorundayız.