• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ŞENER MUTER

Yazmak Düşüncenin Bir Sonraki Aşaması

sener.muter@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 14.02.2016, 00:00
İzmir'de bir lisede öğrencilerin duvar panosunda sergiledikleri kompozisyon yazılarını gördüm. Öğrenciliğimizde yazdığımız kompozisyon ödevlerinin öğretmenimizin kırmızı kalemle yaptığı düzeltmelerden sonra bir gelincik tarlasına döndüğü günleri hatırladım. Ana dilimizde yazı yazarken nasıl olurdu da o kadar çok yanlış yapardık? Öyle ki, yaptığımız yanlışları anlamakta zorluk çektiğimiz günler bile olurdu.

Kullanacağımız kelimeleri ve deyimleri seçerken Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünden yararlanırdık. Kelimelerin Türkçe karşılığı varsa anlamını iyi bilmediğimiz yabancı karşılıklarını kullanmamaya özen gösterirdik. Bir başka kelime kullanımıyla anlatım gücünün daha da artabileceği düşüncesiyle hep bir arayış içinde bulurduk kendimizi. Kompozisyon ödevlerimizi öğretmenimize beğendirebilmek için bilinçli bir çaba harcamamız gerekiyordu. Dil ve yazım yanlışlarıyla ilgili hiç hoşgörü yoktu. Yazmaya duyduğum ilgi ve öğrenme isteği benim öğrencilik yıllarımda böyle bir ortamda başladı.

Yazmak, düşüncenin bir sonraki aşaması durumundadır. Bir kimsenin düşünce gücü gelişemezse, yazma becerisi de gelişememektedir. Düşünce gücünü geliştiren en önemli etkenler arasında okumak, araştırmak ve sorgulamak yer almaktadır. Bir başka deyişle, dünyaya eleştirel bir gözle bakmak ve yaşananları farklı açılardan değerlendirmek gerekmektedir. Bu satırlarda bir kimsenin bilgisini, düşüncesini ve görüşlerini yazılı olarak nasıl etkili bir biçimde ifade edebileceği konusunda kendi görüşlerimi iletmek istiyorum. Gelişigüzel yazmaktan söz etmiyorum. Bir tablo, bir şiir, bir beste gibi yazmak da kendine göre incelikleri ve derinlikleri olan bir sanat alanı, bir yaşam biçimidir. Anlatımın yalın, anlaşılabilir ve etkileyici olması önem taşımaktadır.

Özentili cümleler kullanmaktan ve benzer söz kalıplarını tekrarlamaktan kaçınmalıdır. Yazının anlam bütünlüğü, renkleri ve müziği algılanabilmelidir. Okuyucu yazıya kapılmalı, kendisini yazının içinde bulmalıdır. Okuduğumuz bir yazının hoşumuza gitmesi de gerçekte onun bu özgün niteliklere sahip olmasına bağlı bulunmaktadır.

Günümüzde dilimize giren yabancı kelimelerin ve terimlerin sayısı hızla artmaktadır. Pek çok ülkede ana dil bilinci giderek zayıflamaktadır. Günlük hayatta kullandığımız dil de giderek yabancı kelimelerin egemenliği altına girmektedir. Oysa konuşurken ve yazarken kendimizi doğru ifade edebilmemiz için kullandığımız dilin anlaşılabilir ve net olması gerekmektedir. Anlamı tam olarak bilinmeyen kelimelerin kullanılması sonucunda yazarken ve söylerken zaman zaman kavram kargaşası yaşanmaktadır. Kavram ve anlam netliği olmadan başarılı bir iletişim kurulamamaktadır. Dilimizin anlam bütünlüğünü ve zenginliğini yaşatmak için eğitim kurumlarına, kamu kuruluşlarına, iş dünyasına, medyaya, sivil toplum kuruluşlarına ve tüm gönüllü kuruluşlara görevler düşmektedir. İzmir'de bir lisede öğrencilerin duvar panosunda sergiledikleri kompozisyon yazıları işte böyle bir ortamda yazıldı. Şimdi bir kırmızı kalem alıp da gençlerin özenerek yazdıkları yazıları bir gelincik tarlasına çevirmeye hiç içiniz elverir mi?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA