Bir şirketin başarısının ölçülmesi ve değerlendirilmesi için çeşitli performans kriterlerinin somut olarak belirlenmesini gerekmektedir. Şirketlerin başarılı olabilmeleri ve performanslarını sürekli artırabilmeleri alışılagelen günlük işlerin dışında çağdaş yönetim anlayışına, insan kaynaklarının etkili kullanımına, müşteri memnuniyeti sağlamaya, uluslararası pazarlara açılmaya, yeni teknolojilerden yararlanmaya ve küresel rekabetle baş etme konularına bağlı bulunmaktadır.
Şirketler çalışmalarını üst yönetimin belirlediği yetki ve sorumluluklar çerçevesinde sürdürmektedir. Bir şirketin performansını artırmaya yönelik projelerin ve sistemlerin belirlenmesinde ve uygulanmasında çalışan elemanların görüş ve önerilerinin de göz önünde bulundurulması yararlı olmaktadır. İnsan kaynakları yönetimi süreci çalışan elemanları sorumluluk almaya ve yenilikler yapmaya teşvik edebilmeli ve ayrıca yeni elemanları işe alma, yeteneklerine göre yönlendirme, meslek eğitimi, kariyer planlama ve motivasyon konularını da kapsamalıdır.
Çalışan elemanların daha yetenekli ve daha verimli olabilmeleri için iş süreçlerine bütünsel bakış ve katılımcı yönetim anlayışı büyük bir önem taşımaktadır. Katılımcı yönetim anlayışı sorunları inceleme, çözüm yollarıyla ilgili yeni fikirler geliştirme ve önerilerde bulunma aşamalarını kapsamaktadır.
Yoğun rekabet ortamında bir şirketin tüm paydaşlar tarafından benimsenmiş vizyonu ve hedefleri olması gerekmektedir. Çeşitli dönemlerde yapılan plan ve programlar da şirketin visyonunu ve hedeflerinı kapsamalıdır.
Şirketlerin stratejileri ve uzun vadeli hedefleri büyük bir önem taşımaktadır. Çalışan elemanların eğitiminin ve bireysel gelişimlerinin şirketlerde yapılan işlerin bütününü görebilecek ve şirket vizyonunu geliştirmeye katkıda bulunabilecek düzeye getirilmesi hedef alınmalıdır.
Şirketlerin başarı arayışlarında kendilerine sormaları gereken çeşitli sorular ve performans kriterleri bulunmaktadır. Yerel ve küresel pazarlardaki yeni gelişmeler ve müşteri eğilimleri rakiplerden önce fark ediliyor mu? Şirket bu verileri değerlendiriyor ve önlemler alıyor mu? Yeni pazarlara ve farklı kesimlere katma değeri yüksek yeni ürünler satılabiliyor mu? Yerel ve küresel rakipler karşısında bir üstünlük sağlanabiliyor mu? Şirketin rekabet gücü artırılabiliyor mu?
Çalışan elemanların bilgi, yetenek ve verimliliğini artırma amacıyla düzenlenmiş eğitim planları var mı? İş başında eğitim yapılıyor mu? Tasarım, üretim ve hizmet süreçlerinde müşterilerin beklentileri karşılanabiliyor mu? Müşteriler hatalı, kusurlu ve sorunlu ürünlerle karşılaşıyor mu? Tasarım ve üretim aşamalarında hatalı ürünlerin oluşmasını önleyecek bir sistem oluşturulmuş mu? Bunlar gibi cevaplar alınması gereken daha pek çok sorular bulunmaktadır.
Çalışan elemanlar arasında bireysel rekabeti artırmak yerine iş birliği anlayışı ve takım çalışmaları daha başarılı sonuçlar vermektedir. Şirketlerde bölümlerin tek tek yönetimi her zaman etkili olmamaktadır. Kimi zaman çalışanların yetkilerini şirketteki bölümlerle sınırlı tutma anlayışı değil, bütünsel yönetim anlayışı daha yararlı sonuçlar vermektedir.