YARATICILIK ŞART
Gelir gelmez öğrendim ki Alsancak'ın vazgeçilmezlerinden bir lezzet durağı 'Radika' Restoran'ın hemen bitişiğini birileri tutmuş. Helal olsun. Ama aynı işi yapacakmış. Bu olmadı işte. Yaratıcılık diye bir mevhum vardır. Neden bizden bu kadar uzakta bu mevhum? Kim iş yapıyor, aynı işi aynı yerde yapmak bildiğim kadarı ile yasak olması lazım. Zaten bunu da teklif bile etmemek gerekir. Başarılı olan bu mekanın işini azaltma düşüncesi ile sen de işini bir düzeye getiremezsin. Bilirsiniz değil kopyalamak, benzerini bile yapmak tüm ülkelerde yasak ve cezası vardır. Umarım ilgili makamlar bu konuya sıcak bakar.
HACI MEMİŞ SAKİNİ
Eeee bugün Bodrum'dayım, yarın Çeşme'ye geçmek üzere 'Lavanta'mda olacağım... Ne hikmetse Sabah, Hürriyet, Haber Türk gibi gazeteler, Şamdan gibi dergiler ortağı bulunduğum restoranımdan bahsederken, kendi şehrim dediğim kentimizin bazı yerel yayın organları Çeşme'de tatilde olduğumu yazdı. O meşhur kalabalık Alaçatı caddesinden biraz uzakta sayılan Hacı Memiş'te eski, yeni dostları yoğun bir şekilde konuk ettiğim 'Lavanta' bana tekrar Çeşme aşkını yaşattı. O kadar ki tüm kış boyunca bilhassa hafta sonları Çeşme severlerle oluyorum. Gelelim, hani lafta değil her hali ile yazın kendi alanlarında en iyi işini yapan iki mekana. Biri tek geçeceğim CC Gece Kulubü, diğeri de aynen her dakikasında tıklım tıklım dolan kendine has sunumu ile 'Tektekçi'. Çeşme'ye bilhassa Alaçatıya gelip 'tektekçi'ye uğramayan kimseyi görmedim. Çok genç yaştakilerin uğrak noktası dendi ise de, her yaştan her kesimden yani herkesin en çok rağbet ettiği mekandı bence. Kimse de alınmasın sahibinin mütevazı, çalışkan, kibar bir genç olan Uludağ seyahatlerimde tanıdığım arkadaşımız olduğunu öğrendiğim kişinin yarattığı ses görüntü, servis, ambians gibi her şeyini iyi bir şekilde yolunda götüren 'tektekçi'yi tek geçerim. Gelelim CC'ye. Birkaç kez sitayişle bahsettiğim bu güzel mekan eğlenmek, coşmak, tabir-i caizse kurtlarını dökmek isteyenlerin hiçbir art niyet olmaksızın gidebilecekleri tek mekan. Gece hayatından pek hazzetmediğim halde geç saatte tek gittiğim yer burası. Bilhassa Fatih Ürek geceleri Çeşme'deki en sıcak, en neşeli ve de en sağlam eğlencenin doruğu diyebilirim. Evet Fatih'i de çok severim. Ama tabii ki sebebi vardır. Arkadaşlığı dışında kendi emsalleri arasında tüm dostlarımın da tek kararı ile Fatih en iyisidir. Aynı mekanda sahne alan başka bir starın gecesinde çok para verdiğini iddia eden bir kızımızın bu mevzudaki polemikleri bitmedi gitti. Ben bunu inanın çok kınıyorum. Sanatçılar önce sanatı ile gündeme gelmeli, öyle de kalmalı. Aslı öyle olmayan mevzularla değil, Daha kimsenin burası hakkında 'kazık yedik" lafını söylediğini duymadım, sahibi İbrahim Bey olduğu sürece de duymayız herhalde. Eğlenmeyi sevenler ve de biz o kadar çoştuk ki yarın sezonun son galasını CC'de yapacak olan Fatih Ürek'imle bizler yani 'Tıpatıp Show' CC'de olacağız. Dünyanın dört bir köşesinde sahne aldığımız Fatih ile ilk defa ülkemizde yarın gece CC'de sahnedeyiz... Böylece yaza nokta koyup kış sezonuna başlayacağız.
Yazı erken bitirdik!
Havalar hala yaz sıcaklığında seyretmesine rağmen, alışkanlıklar yerlerini kimseye vermediğinden yaz bitti. Aslında en güzel tatil ve dinlenme mevsimi şimdi başlıyor. Ama benim yaşımdakilerin bile "E okullar açılıyor, tatil bitti" demeleri beni çileden çıkarır. Senin okulla ne işin var, onu okudun bitti. Tüm gençlik yıllarımın geçtiği 'Club Med-Fransız Tatil Köyü'nde derlerdi ki, en kaliteli müşteri Eylül'le gelmeye başlar. Ne ise İzmir'e geldim, geldim ki kış moduna girilmiş bile. Ne diyeyim her minik hatası ile İzmir'i çok seviyorum. Ama şuna dikkat ettim, her şey gibi her yerin nostaljisi başka oluyor.
Fuar'a giden kalabalığı, Fuar'dan gelen sesleri duydukça, taa o babamlarla geldiğim, Fuar'ın Fuar olduğu zaman geldi geçti hayalimden. Akşamüstü pavyon denen mekanları dolaşıp, yemek saatinde her keseye hitap eden restoranları doldurup, tadına doyulamayan gazinoları dolduran ve ülkemizin gelmiş geçmiş tüm sanatçılarını büyük bir haz ile seyreden İzmir'li, İstanbul, Bursa, Ankara, Antalyalı ve de tüm İzmir'in çevre halkını toplayan fuar'ın bu şekilde bittiğine inanamıyorum. Bunu da iftiharla söylüyorum, Fuar'ın son gazino olayında idim. İbrahim Tatlıses, Seren Serengil, Asena, Hande Yener ile rekorlar kırmıştık 2000'de Kübana'da...
TEKLİF ETTİK AMA...
İzmir Fuar sayesinde dolup dolup taşardı, fuar alanı değil sadece, tüm restoranlar, kafeler, dükkanlar da dolup dolup taşardı. Renklerin en güzelleri buradaydı. Bu güzellikler nasıl yok oldu inanamıyorum. Evvelki yıl ilgili makamlara, çok iyi ziyaretler yapmış arkadaşım Sinan Kuzucu ile çok artıları olan ve hatır için yapılabilecek bir fuar gazino projesi sunduk. Çok beğendiklerini söylediler ama hayata geçirmemek için de ellerinden geleni yaptılar ne yazık ki. Buradan sesleniyorum İzmir için elimden geldiği kadar ne gerekirse yaparım. Çünkü İzmir'i çok seviyorum. Gazetemizle hiçbir ilgim yokken bana yapılan bir röportajda söylemiştim 'İzmir'li İzmir'i sevmiyor!' Yıllar geçti, keşke yanılmış olsa idim. Bir sürü yere hayranlığı bırakıp İzmir'imizi düşünelim, elimizden geldiği kadar burası için çabalayalım. Bu arada Çeşme'yi de es geçmeden. Kış geliyor, Çeşme günleri, Urla gezileri düşünelim ne olur... Yaşasın kış günlerinde de oraları...
