Bu pazar size öyle bir misafir getiriyorum ki, benim çok sevdiğim biri. Ama eminim ki hepinizin hayatında onun özel bir yeri vardır. Düşündüm bu güzel arkadaşımın fanatiği miyim diye? Evet öyleymişim, sebeplerine bakınca "helal olsun Besim sana" dedim kendi kendime. 40 yılı aşkın bir sürede bir insan nasıl olur da bu kadar gündemde kalabilir? Emsali değil bizde dünyada yok. Hani yurtdışında doğsaymış ne olurdu bilemem, örneğin geçen hafta verdiği 10.000 kişinin izlediği konser yerinde 100.000 kişi olacaktır eminim. Bir insanın sesi, fiziği, aurası bu zaman tünelinde nasıl olur da her dem daha çok gelişir. Dikkat ettim bugüne kadar ne basında yern alan haksız itham veya tenkitlere cevap bile vermedi. Her zaman dimdik Ajda olarak duruşundan bir nebze bile kaybetmedi. Her zaman çalıştığı ekip olsun, söz yazarı (ki başta Fikret Şenes), bestekarı, seçtiği şarkı, modacıları, çıktığı mekanlar, görüştüğü kişiler, kuaförleri, hatta alışveriş yaptığı marketler bile ayrıcalıklı oldu...
KUAFÖRDE HAZIRLIK
Bana birçok hanım, "Ajda hangi kuaföre gidiyor?" diye sordu. Geçen hafta İstanbul'a gittiğimde bunun cevabını bizzat orada bulunarak aldım. Şöyle ki, uçaktan iner inmez çok özleştiğimiz için yanında aldım soluğu, kuaföründe... Gece geç saatlere kadar yemeğimizi yedik, kahvelerimizi, çaylarımızı içtik. Gördüm ki o meşhur rengine getirinceye kadar ne evrelerden geçirdi, kuaförünün de belirttiği o kaliteli saçlarını. Hani bana sorulan gibi "Kuaföre git, atsın boyayı, Ajda saçı ile evine dön" olmuyormuş. Defalarca şahit olduğum terzi provaları gibi, stüdyodaki çalışmalar gibi.Kolay olunmuyor, olunmuyor da olunduğu yerde kalınamıyor, hele devamlı o yerin üstüne hiç de kolay çıkılamıyor. Düşündüm Ajda'mın rakibi yine Ajda... Kendisiyle yarışıyor devamlı. Bir iki hani hiçbir zaman iyiyi yaşamayan kişiler eleştirir dururlar güzellikleri. "Espre de contradiction", yani tezatlık anlayışı... Yok dudak 2 milim yanda, yok fotoshop var, yok bizimle görüşmedi... İyi niyetli olursan inan Cenab-ı Hak hepsini ödüllendiriyor. Hiç tevazu gösteremeyeceğim Al Pacino, Brooke Shields... nasıl görüştüm onlarla?.. Photoshop'lara gelince. Kimde yok ki? Ama o pozları kim verebiliyor ki? Duruş evet duruş mühim. O da ıska geçmiş tüm kıskananları. O kadar ki hani en büyüklerden yıllarca içimizi derde boğanların dalga geçmeye çalıştıkları vinci, Ajda'm ikiye çıkardı bu konserinde. Birini Dj Burak Yeter'e vererek. Yıkıldı Kuruçeşme Arena... Bir de dünya müzik gelişmelerinden bihaber bu kişilere bu vinç esprisini Tina Turner'in Avrupa turnesinde yaptığını ve olay olduğunu hatırlatmak isterim.
Ajda'mın yaz finali ikincisi yapılan konseri muhteşemdi, hele sahneye ikinci çıkışındaki koşturanı cümbüşü içinde yaza damgasını vuran şarkı ki, her konserinde mutlak böyle bir bölümü vardır, dünya yeniliklerinden...
ÖZEL GECEYE DEVAM
Her şeyi bilir, okur, hatta yazar. Düşünün gazeteleri okurken dikkatini geçen bölümleri keser, akşam yatağında okumak üzere. Bu birikimlerle binlerce insanın önüne çıkan meleğim yine muhteşem bir konserle mest etti İstanbul'u. Söyledikçe, ara sıra yağan yağmur da dekora katıldı, büyüdü de büyüdü. Her zamanki gibi her yaştan müzikseverler çığlık, çığlığa eşlik ediyorlardı. Ne büyük sanatçıymışsın, şarkılarını öyle bir işlemişsin ki kanımıza, hepsinde hatıramız var hepimizin. Helal olsun Ajda'm sana. Oh be içimi döktüm. Bu arada İstanbul'da iken geçenlerde o korunaksız hayvancıklar için Çeşme'de yaptığı minik gösteriden sonra görüştüğüm Melis Türkoğlu ile görüştürdüm Ajda'yı. En önde yer alabileceğini söyledi. Bu arada konserde son acı olaylar için yaptığı minik konuşma ve ardından annelere adadığı şarkısıyla ağlatırken final coşkusunu anlatamam.
O hava ile kendimizi arkadaşım Serdar'ın o gece DJ'liğini ve biricik kardeşim Nedim Binler'in işlettiği Sess Kuruçeşme'de aldık soluğu. Grubumuz Sibel İlkiz, Pınar'ım (Aylin), Ayşegül (Fas) ve Suna yıkıyordu. Hele güzel Pınarımızın boğaz caddesinde topuklu ayakkabıları elinde yağmur çamur demeden yürümesi... İşte bunlar kalıyor o güzelliklerden anı diye...
Bilmem ne desem, Türkiye'nin Süperstarı'nın bu yaz en sevdiği şehir İzmir'e gelemediğini göz önünde tutarak ona yakışır bir gala ile açılacak "Lou Jean'e gelir misin" dedim ona. Tereddütsüz "Evet" dedi. Ünlü ve çok sevdiği DJ David Şeboy ile 5 Ekim olarak belirlediğimiz tarihte Ajda'm bizi diskoteğe götürecek.
Seni çok seviyorum, ve de sıkı dostum olduğun için de gurur duyuyorum Ajda'm. ( Hani Zeki Müren derdi ya helal olsun sizlere, eeee çeyrek asırdır buradaysam helal olsun bendenize de) İnanın şu an ki yazıma noktayı koyuyorum televizyonda Ajda'm, Tarkan'ın son yazdığı şarkısını konser görüntüsüyle söylüyor.
Yürü güzel arkadaşım, her güzellik layık sana, sen çok güzellikler verdin bize...
