• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Dünyanın en uzak ülkesine yolculuk FİLİZ İÇKE ÖNAL

Dünyanın en uzak ülkesine yolculuk

filizicke@hotmail.com Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 10.05.2018, 00:00

Geçtiğimiz hafta sonu İstanbul'dan çok sevdiğim arkadaşım Sibel geldi İzmir'e. Yanında da çocukluk arkadaşı Makrik... Hem ismine hem anlamına bayıldım. "Arınmış insan" demekmiş... Sibel Yılmaz, aynı zamanda "Evlenmek İsterken Aydınlandım" ve "Bir Bedende İki Kadın" kitaplarının da yazarı. İçsel Danışman Botan Diler'le yıllarca yürüdüğü kendini keşif yolculuğunun hikayesi bu kitaplar.
Kendini keşif yolculuğunda sana danışmanlık yapacak adama söylenecek ilk cümle "Evlenmek istiyorum" olabilir mi? Sibel işte böyle tuhaf ve tam da bu nedenle çok eğlenceli bir kız. Makrik'le gezdikleri ülke sayısı 22 olmuş. En son Hindistan'daydılar. "Para ve imkan meselesi" demeyin hemen. İkisi de sizin benim gibi maaşlı çalışan... Kredi çekip araba almak yerine yeni ülkeler, yeni insanlar keşfetmeyi tercih ediyorlar sadece.
Ne de iyi yapıyorlar.
"Yollar beni zorla büyüttü" diyor Sibel.
"Asla uyumam dediğim yataklarda uyudum, 'Asla girmem' dediğim tuvaletlere girdim. 'Asla yemem' dediğim yemekleri yedim..." Ve müthiş insanlar tanıdım...
Türkiye'nin her şehrinden arkadaşları olmuş bu geziler sayesinde. Hatta x şehrinde dekorasyonuna, yemeklerine hayran kaldıkları restoranın sahibi ile aylar sonra bu seyahatlerden birinde tanışmışlar. Hindistan'da tanıştıkları Samsunlu bir çift ise kaya tuzu ile ilgili çalışmalarını anlatmışlar Sibel'e. Pazartesi günü masamın üzeri tuz paketleri ile doluydu (İyice bir araştırayım, kaya tuzu da başka bir yazının konusu olsun). "Öyleyse üçüncü kitap bu yolculuklar üzerine olsun" dedim, bir an durdu.
"Yok" falan dedi ama bence öyle olacak, hissediyorum. Sibel'in enerjisi böyle işte.
Baş döndüren bir hızla dünya üzerinde bir tur attırıp, tekrar ruhuna geri döndürüyor insanı. "Ne ara konu buraya geldi" diye diye, "dışımızdaki olaylar, içimizdeki kabuller" düzlemindeki şahane sohbetimiz saatler sürdü.

BU YALANLAR SANA DÖNER!

"Ne yaşarsak yaşayalım; hepsi bizim seçimimiz" diyen Sibel'e itiraz ne mümkün.
Bende yok dediğim ne varsa; kibiri de, başkalarına yapılan haksızlığı da bir bir önüme seriverdi. Hayır, bunu kendisi de söylemiyor; iki doğru soru ile itiraf ettiriyor resmen! Sohbetin son noktası yalanlar üzerineydi. Vakit gece yarısına yaklaşırken 6 yaşındaki oğlum arayıp ağlamaklı bir sesle "Anne ne zaman geliyorsun?" diye sorunca "İşim bitmek üzere. Birazdan çıkıyorum..." minvalinde hiç düşünmeden arka arkaya sıraladığım yalanları sakince dinleyen Sibel, telefonu kapattığımda "Etrafında yalancı insan çok mu?" diye sordu. "Bilmem" dedim, "Hiç düşünmedim..." "Peki" dedi, "Şu anda hayatına yalan tohumları serptiğinin, bu yalanların sana geri döneceğinin farkında mısın? Cılız bir savunmaydı yapmaya çalıştığım: Ama..
Kendimce ince ve nazik gerekçelerim vardı...
Şimdi gerçeği söylesem kırılacaktı vs...
Aynı anda farkına vardım ki, aynı gerekçelerle sevdiğim, değer verdiğim insanlar da bana yalan söyleyecekti ve sebebi ne olursa olsun bu durum beni kıracaktı. Makrik, altın cümleyi sona saklamıştı: İnceldiğin yerden kırılırsın!

NEREDEN BAŞLASAM?

Makrik ve Sibel'in anlattıkları beni şu noktaya götürdü: Ne hissettiğim, neden böyle hissettiğim, bunların davranış ve inanç boyutunda hayatıma yansımaları üzerine uzun süredir kafa yormamıştım.
Aylarca, hatta yıllarca temizlenmemiş bir evde işe nereden başlayacağını bilememek gibiydi durum.
Ertesi sabah internette bilinçaltı temizliği ile ilgili birkaç yazı okudum. Sonra, Sibel'in de yıllardır birebir çalışma yaptığı ve iki kitabına ilham kaynağı olan Botan Diler'le birkaç yıl önce yaptığımız röportaj geldi aklıma. İçsel temizlik ve arınma ile ilgili soruma bakın nasıl yanıt almışım:

KİRLİ DEĞİLİZ Kİ ARINALIM!

"Bence kimsenin içi kirli değil.
Arınma ve temizlik kelimelerini de özellikle kullanmıyorum. Arınmak yok, yüzleşmek ve kabul etmek var.
Sen arınıyorum dersen, kendi var oluşuna aykırı bir cümle kurmuş olursun. Yaşadıklarının hiçbiri kirli değil. Sen kirli değilsin ve hiçbir zaman kirlenmedin. Pırıl pırılsın, şahanesin.
Sadece farkında değilsin..." Yüzleşme ve kabul etme kavramlarını çok anlamlı buluyorum. Ve bir o kadar da zor. Galiba en zorlu, en çetrefil öğrenme süreci kendimizle ilgili olanı. Ve en uzak yolculuk kendi içimize yaptığımız yolculuk...
Ne diyeyim, hepimize kolay gelsin!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA